SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörü İsmail Çağlar’ın moderatörlüğünü yaptığı panele Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden Prof. Dr. Bülent Kent ve SETA Toplum ve Medya Araştırmaları Direktörlüğü Araştırmacısı Turgay Yerlikaya katıldı. RTÜK Başkan Yardımcısı İbrahim Uslu, günümüzde yeni medya teknolojilerinin gelişmesiyle platformların ortaya çıktığını ve bu platformların yayıncılığın odak noktası haline geldiğini söyledi. İbrahim Uslu, düşük maliyetlerle kurulan bu şirketlerin kısa zamanda büyüyerek yüksek piyasa değerlerine ulaştıklarını ifade ederek “Yeni yayın platformları birçok iş kolunda hem piyasa koşullarını etkiledi hem de yeni medya anlayışlarına ilişkin tutumları ve ilişki ağlarını dönüştürdü. Artık siber alanda kurulan bu şirketler getirdiği yenilikler ile yayıncılık alanına yön veriyor ve yayıncılığı dönüştürüyor diyebiliriz. Tüm bu dönüşüm sürecinde iki husus Türkiye için çok önemli; birincisi mali konu, ikincisi ifade ve haber alma özgürlüğü esas almak üzere gençlerin milli manevi değerleri ve kamu güvenliğinin korunması hususu. Aslında bunları kırmızı çizgilerimiz olarak da tanımlayabiliriz” dedi.
’15 YAŞ ÜSTÜ 20 KİŞİDEN 19’U SOSYAL MEDYA KULLANIYOR’
İbrahim Uslu, Türkiye’de harcamalarını internet üzerinden yapanların oranının yüzde 44 olduğunu, 2 trilyon doları bulan harcamanın neredeyse yarısının online ortamda gerçekleştiğini belirterek bu durumun medya sektörüne yansıdığını da kaydetti. Uslu, 2019 verilerine göre dijital medya reklam harcamalarında yüzde 20’lik bir büyüme gösterildiğini anımsatarak şöyle konuştu:
“Ekonomi bu alana kayıyor. Biz geleneksel medya hizmet sağlayıcılarından vergi alırken onların ticari iletişim gelirlerinden pay alırken yeni medya yayıncıları hem vergi vermiyor hem de ülke kaynaklarından sınırsızca faydalanıyor. Bu rekabet ilkelerine aykırı. O sebeple bu alanda düzenleme zaten zorunluydu. Türk halkı medya ile iç içe. Son araştırmalar gösteriyor ki yeni medya yükselen bir trend içerisinde. Türkiye’de medya kullanım alışkanlıklarını gösteren araştırma sonuçlarına göre 15 yaş üstü her 20 kişiden 19’u sosyal medya hesabı kullanıyor. Ülkemizde ‘OTT’ diye nitelendirilen isteğe bağlı medya kuruluşlarının abone sayısı ise 4 milyonun üzerine çıktı. Covid 19 salgını sürecinde Türkiye’de izolasyonun başlamasıyla kullanıcıların yüzde 61’i yeni medya araçlarında daha fazla vakit geçiriyor.”
‘ÇOCUK VE GENÇLERİMİZİ SAHİPSİZ BIRAKAMAYIZ’
Uslu, bu denli yoğun bir kullanımın olduğu bir alanda düzenlemenin gerekli olduğuna işaret ederek, “Bugüne kadar yapılan bilimsel çalışmalar ışığında biz gördük ki medya kitleleri etkileyebilme gücüne fazlasıyla sahip. Yapılan çeşitli araştırmalar yeni medya araçlarında üretilen içeriklerin bireylerin zihinlerini şekillendirdiğini ortaya koyuyor. Çocuk ve gençlerimizi sahipsiz bırakamayız. Kamu güvenliği ve değerlerimizin korunması adına bu bağlamda düzenleme yapmak zorundaydık ülke olarak. 2018 yılında 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Kanunu’nda önemli bir değişikliğe gidildi. Bu değişiklik ile internet üzerinden yayıncılık kanuni bir zemine oturdu. İnternet üzerinden isteğe bağlı yayın hizmeti sunan yine aynı şekilde radyo ve televizyon hizmeti sunacak olan tüm kuruluşlar kanun kapsamına dahil edildi” ifadelerini kullandı.
‘BAŞVURU YAPAN BİNE YAKIN KURULUŞ VAR’
Uslu, Türkiye’de lisans süreci ile birlikte bazı kesimlerin bilinçli bir şekilde internette sansür iddialarını ortaya attığına vurgu yaparak, “Bu iddiaların öne sürüldüğü süreçte ilgili platformlar yerli platformlarımızdan bile önce hareket ederek lisans müracaatını yapıp gereken mali yükümlülüklerini yerine getirip şirket kurulum süreçlerini başlatmışlardı bile. Biz burada lisanslama süreci ile Türkiye’de medya alanında anonim şirketi kurdurup yerleşik olmalarını temin ettik. Bununla birlikte genel müdür, izleyici temsilciliği gibi birçok kadrolar tesis etmelerini ve kurumumuza bu isimleri bildirmelerini mevzuat olarak sağladık. Bugün için konuşursak ülkemizde internet, radyo hizmeti sunmak için başvuru yapan bine yakın kuruluş bulunmaktadır. En son uluslararası medya kuruluşu Amazon’un internet yayıncılık platformu olan Prime Video başvurusunu yaparak yayın hayatına başladı. Kurumumuza internet üzerinden isteğe bağlı yayın lisansı alabilmek için Bein, Blu TV, Puhu TV, TİVİBU, Turkcell TV ve Netflix gibi platformların olduğunu görüyoruz. Bir ay gibi kısa sürede tüm lisanslama süreçlerinin tamamlanmasını öngörüyoruz. Amacımız bu alanı da ihtiyaçlar çerçevesinde düzenleyerek kamu yararını önceleyerek hem sektör hem devlet hem de halkımız için ortak menfaatlerde buluşabilmeyi sağlamak. Bunun için ciddi çaba içindeyiz.”
‘ALMANYA, 2017’DE NETFLİX’İN KATOLOĞUNDAKİ FİLMİ KALDIRTTI’
Uslu, son zamanlarda ‘Neden Netflix’e müdahale ediliyor’ sorusunun sıklıkla gündeme geldiğini anımsatarak, “Bizim için Netflix de diğer platformlar gibi bir yayıncı; ama dünyada kapsadığı alandan olsa gerek sürekli tartışmaların odağında. Çocukların korunması kırmızı çizgimiz. Bu aslında sadece bizim değil evrensel bir değer. Bu eleştirileri yapan çevrelerin batı ülkeleri, demokratik diğer ülkelerin de bu konuda çeşitli önlemleri çok daha önceden uyguladıklarını görüyoruz. 2017 yılında Almanya’da Netflix kataloğunda yer alan ‘Night of the living dead’ adlı yapım gençleri koruma komisyonunun talebiyle yayından kaldırıldı. Almanya diyorum. Örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu veriler Netflix’in küresel raporuna ait. Birçok ülkede çocuk ve gençlerin korunmasına yönelik toplumun hassasiyetleri dikkate alınmış. Ülkemize zaman zaman ‘şifreli bir platforma neden müdahale ediliyor’ sorularına sanırım Almanya örneği en çarpıcı cevap niteliğindedir” dedi.
‘FRAGMAN DA BİZİM İÇİN BİR YAYINDIR’
İbrahim Uslu, RTÜK tarafından hazırlanan uzman raporunda Netlfix’in ‘Minnoşlar’ adlı yapımının Türkiye’de yayınlanmamasına karar verildiğini hatırlatarak şu ifadeleri kullandı:
“Orijinal adı Cuties olan Minnoşlar adlı yapım, çocuk istismarı içeren öğeler taşıyor. Kurum olarak bu konuyu en başından beri çok ciddiyetle takip ederek Türkiye’de fragmanın yayınlanması sonrası konuyu gündeme aldık. Çocuk ve gençlerimizin korunmasına ilişkin komisyonumuza yapımı taşıdık ve burada titiz bir inceleme gerçekleştirildi. Mevzuata göre fragman da bizim için bir yayındır ve bu kapsamda bizim için bir değerlendirme yapılmıştır. Bu, İzleme Değerlendirme Dairesi’nde bir içtihat ve 14 yıldır RTÜK’teyim bu uygulamayı defalarca gürdüm. Bunun sonucunda Üst Kurulun tüm üyelerinin oyuyla yapımın çocuk istismarı içerdiği gerekçesiyle Türkiye kataloğundan çıkarılmasına ve yayınlanmamasına karar verildi. Biz ön alıcı olarak karar aldık ve uyguladık. Bu sayede çocuk ve gençlerimizi bu zararlı içeriklerden koruyabildik. Bu alanda denetimlerimiz devam edecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu hassasiyet AB ülkeleri başta olmak üzere tüm ülkelerin ortak bir tutumu.”
Haber7