Bahiti, Facebook hesabından paylaştığı “Avrupa, Erdoğan’ın kabahati değil” başlıklı yazısında, Avrupa’nın “Erdoğan karşıtlığına” reaksiyon gösterirken, Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında övgü dolu sözlerle bahsetti.
– “AVRUPA’NIN HER BAŞARISIZLIĞININ FATURASI ERDOĞAN’A KESİLİYOR”
Avrupa’da ve Avrupa medyasında bir müddettir büyük bir “anti Erdoğan histerisi” başladığını vurgulayarak, “Libya’dan Yemen’e, Akdeniz’den Ermenistan’a, Suriye’den Yunanistan’a, Kıbrıs’tan Lübnan’a ve Hollanda’dan Fransa’ya kadar bütün bu yerlerde yaşananlar için (Erdoğan) suçlanıyor. Avrupa’nın her iç yahut dış başarısızlığının faturası Erdoğan’a kesiliyor.” değerlendirmesinde bulundu.
Bahiti ayrıyeten, bir cürümlünün Tunus’tan kalkıp İtalya makamlarına sığınmasının akabinde Fransa’nın Kaç bölgesinde saf insanları öldürse bile kamudaki tartışma konusunun “Erdoğan ve onun pan-İslamcılığı” olduğunun altını çizdi.
Yazısında, “Ancak gerçek nasıl?” sorusunu soran Bahiti, şöyle devam etti:
“Erdoğan, 18 yıl içerisinde Türkiye’yi derin bir krizin içinde olan bir ülkeden, dünyanın 10 ekonomik ve siyasi gücünden birine dönüştürdü. O, Türklerin hayatını on katı daha da iyileştirdi ve Türk gençliğine hayat, umut ve iş verdi. Türkiye’nin askeri, siyasi ve stratejik otoritesini ilişkin olduğu yere konumlandırdı.”
– “AB’NİN ARTIK HATASI KENDİSİNDE GÖRMESİNİN VAKTİ GELMEDİ Mİ?”
“Türkiye’nin Güney Akdeniz ve Karadeniz’de en büyük bölgesel güç olduğunu ve ekonomik, turizm ve askeri manada bir muhteşem güce dönüştüğünü” vurgulayan Bahiti, “Ancak AB ülkelerinin siyasi telaffuzunda, onların her iç başarısızlığının faturası Erdoğan’ın ‘gücüne’ kesiliyor. Bu Hollanda, Almanya, Fransa, Yunanistan, İtalya ve başkalarında oluyor.” sözlerini kullandı.
2014-2015 devrinde AB’nin zoraki 1 milyon göçmen kabul ettiğini, Türkiye’nin ise yıllardır ülkede 5 milyon göçmen barındırdığının altını çizen Bahiti, şu değerlendirmede bulundu:
“Bu durum o kadar mantıksız ki Erdoğan’ı yahut her tuzak ve başarısızlığın faturasının kendisine kesildiğini görünce sergilediği öğretisel, dini yaklaşımını desteklemeyenleri bile ‘AB’nin artık cürmü Erdoğan’ın Türkiye’sinde değil de kendisinde görmesinin vakti gelmedi mi?’ halinde düşünmeye sevk ediyor.”
Haber7