AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, “TÜGVA Gelişim Akademisi” tarafından çevrim içi düzenlenen programda, İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yaptığı saldırıyı şiddetle lanetlediğini lisana getirerek, ramazan günlerinde hücumlarını artıran İsrail’i şiddetle kınadığını söyledi.
Bu atakların yalnızca İsrail’in değil, saldırganlığa ses çıkarmayan bütün insanlığın ayıbı olduğunu tabir eden Kurtulmuş, “Bu bütün İslam ülkelerinin ortak ayıbıdır. Bu ayıptan bir an önce kurtulması için başta İslam dünyası olmak üzere bütün insanlığa davette bulunuyorum. Bu, yüz yıllı aşmış bir saldırganlıktır. Daima işgal eden, zorbalık yapan, çocukları, bayanları öldürerek alanını genişletmeye çalışan, Nil’den Fırat’a kadar bütün coğrafyayı işgal etmek isteyen İsrail’in, bu gayesine daima birlikte ‘dur’ demeliyiz. Bu yalnızca bir din mensubu kümesine yapılan zorbalık değil, birebir vakitte insanlık tarihi boyunca görülmüş en büyük işgal hareketlerinden bir adedidir. Hiçbir formda bu topraklarla ilgisi olmayan insanların bu coğrafyaya getirilerek, Filistin toprakları adım adım, gün gün işgal edildi. Yeni yerleşimciler getirildi.” diye konuştu.
“ÖZGÜR BİR FİLİSTİN DEVLETİ KESİNLİKLE KURULACAKTIR”
Kurtulmuş, Orta Doğu ile ilgili kelam söyleyen birinin gönlünde Filistin davası yoksa, aslında Orta Doğu’ya ait hiçbir şey söylemediğinin altını çizerek, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bu coğrafyada siyonizmin işgal planını anlamamak, bu coğrafyayı hiç tanımamak demektir. Bizim TÜGVA gençliğimizin, İsrail’in bu saldırganlığını, bu saldırganlığın gerisindeki siyasi ideolojiyi çok iyi bilmesi lazım. Beynelmilel siyonizmin aslında İsrail’in kendinden daha büyük bir çark olduğunu ve bu çarkın yalnızca Filistin’i değil, dünyanın dört bir yanındaki insanların gönüllerini İsrail’in ismine işgal etmekle meşgul etiklerini unutmamamız lazım. Bu ulu direnişi en ulu formda sürdüren bir avuç Filistinli Müslüman kardeşlerime İslam dünyası ismine şükranlarımı sunuyor ve onları desteklediğimizi belirtmek istiyorum. Yalnızca kendimize ümit vermek için söylemiyorum, koşullar ne olursa olsun eninde sonunda Filistin davası kazanacak, başşehri Kudüs olan tam manasıyla özgür bir Filistin devleti kesinlikle kurulacaktır. Bu bizim dünyaya ve coğrafyaya bakışımızın aslını teşkil eden bir ögedir. Bunu hiç unutmayacağız. “
Kurtulmuş, tarih boyunca İstanbul ile Kudüs ortasında bir paralellik olduğunu tabir ederek, “Biden’ın geçenlerde Ermeni tasarısı hakkında konuşurken, İstanbul’dan Konstantinapol diye bahsetmiş olması tesadüfen söylenmiş bir kelam değildir. Batılı emperyalist güçlerin zihninin gerisinde hala Konstantinapolis’in İstanbul haline getirilmiş olması var. 1453’teki o İslam fethinin bir kadro sancılarının olduğu açıktır. İstanbul ve Kudüs mukadderatları çok fazla birbirine benzeyen iki kenttir. Bu iki kentin yazgısı birbirine paraleldir. Şayet biz güçlü olursak, hiçbir kimsenin Mescid-i Aksa’da bu zulümleri yapma imkanı olmayacaktır. Onun için Türkiye’yi yarınlara taşımak gerekir derken aslında güçlü ve büyük Türkiye’nin yalnızca kendisi için değil, bütün insanlık için hak ve adaleti sağlaması gerektiğini söylüyorduk.” sözlerine yer verdi.
“BUGÜN TÜRKİYE DOĞU AKDENİZ’DE KIYMETLİ BİR AKTÖR HALİNE GELDİ”
Dünyanın yeni bir periyoda girdiğine işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:
“Bu devir aslında dünyanın tam manasıyla bir düzensizlik devridir. Dünyanın çabucak hemen her yerinde çatışmalar, açlık, kıtlık insanlık tarihi boyunca olmadığı kadar aşikar bir noktaya gelmiştir. Aslında bu yeni dünya düzensizliği bizim üzere ülkelerde birtakım yeni imkanlar sunuyor. İçinde yaşadığımız coğrafyaya tarihçiler, bereketli hilal diyor. Bu coğrafyaya kim hakim olduysa dünya üzerindeki sistemde değerli tesirleri olmuştur. Bu bereketli hilalin ana ülkelerinden bir tanesi de Türkiye’dir. Kilit taşı Türkiye’dir. Bu bölgedeki ana ülke büyük güç Türkiye’dir. Osmanlı’nın dağılmasından sonra bu coğrafyada maalesef gücümüz çok azaldı. Bu yaşadığımız devirde, nasıl Osmanlı küllerinden doğup, Türkiye Cumhuriyeti’ni güçlü bir halde kurmayı başardıysa, bu coğrafyada Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşı da yerine konmuştur. Bu dava taşını yerinden sökmeye de kimsenin gücü yetmeyecektir. Türkiye bütün baskı ve provokasyonlara karşın hakikat istikamette yol alıyor. Nedir o yol? Yine güçlü bir Türkiye’yi kurmaktır. Bölgesel bir güç olarak Türkiye’yi yine ayağa kaldırmaktır. Güçlü ve büyük Türkiye’nin bir global aktör haline gelmesini temin etmektir. Vaktin kaidelerinin Türkiye’nin lehine çalıştığına inanlardanım. Türkiye bu türlü bir çıkış yakalamıştır.”
Kurtulmuş, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki denklemi, uyguladığı proaktif bir siyasetle değiştirmeyi başardığının altını çizerek, “Onlar bizi kendi iç denizlerimize hapsetmek istemiş olmasına karşın Türkiye, hakikat vakitte ve gerçek müttefiklerle muahede yaparak, Doğu Akdeniz’de kendi kara sularını tescil ettirmiştir. Bu büyük bir zaferdir. Bugün Türkiye Doğu Akdeniz’de kıymetli bir aktör haline geldi ve kendi hakkını koruyacak bir pozisyona geldi.” halinde konuştu.
Kurtulmuş, “TÜGVA Gelişim Akademisi” tarafından çevrim içi düzenlenen programda yaptığı konuşmada, Türkiye’nin etrafında oldu bittilerin önüne geçebilmesi için dirayetli olarak kendi konumunu tahkim ettiğini söyledi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) haklarının bir halde ortadan kaldırılmaya, oldu bittilerle yok edilmeye çalışıldığı bir ortamda, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsen kendisinin de katıldığı merasimle Kıbrıs’taki kapalı Maraş bölgesini açarak 30 yıllık bir oradaki zincirleri de kırmış olduğunu anlatan Kurtulmuş, yeniden Türkiye’nin Karadeniz’de ve Akdeniz’de hidrokarbon arama faaliyetlerini sürdürerek, siyasi bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıktan geçtiğini çok iyi bildiğini bütün dünyaya göstermiş olduğunu tabir etti.
Türkiye’nin Güney Kafkaslar’da yeni bir denklemin oluşturulmasını temin ettiğini lisana getiren Kurtulmuş, Suriye’nin kuzeyinde ve Irak’ın kuzeyinde terör örgütlerine verilen onca dış dayanağa karşın, Türkiye’nin yaptığı operasyonlarla terör örgütlerine önemli biçimde diz çöktürdüğünü, orada kurulacak kelamda terör devletinin kurulmasına pürüz olduğunu anlattı.
Kurtulmuş, Türkiye’nin birçok bölgede etkin olduğuna dikkati çekerek, “Doğu Akdeniz dediğimiz vakit yalnızca buradaki ülkeler değil, birebir vakitte bölge dışındaki ülkelerin de var olduğunu görüyoruz. Yeniden birebir formda Suriye’nin kuzeyini ilgilendiren bir sorunda ya da Irak’ı ilgilendiren bir problemde ne yazık ki dışarından da birçok ülkenin bu işin içerisine dahil olduğunu görüyoruz. Karabağ zaferi münasebetiyle bir sefer daha görmüş olduk. Orada da, Balkanlar’da, Kafkaslar’da rastgele bir halde oluşacak olan bir istikrarda çok sayıda dünya devletinin de bu işin içerisine girdiğini görüyoruz. Münasebetiyle bütün bu coğrafyalarda Türkiye’nin ne işi var sorusunun karşılığı, Türkiye yeni kurulacak dünya tertibi içerisinde güçlü bir formda var olmak için o bölge halklarının hakkını, hukukunu korumak mecburiyetindedir. Onun için buralarda vardır ve var olmaya devam edecektir.” değerlendirmesinde bulundu.
Kurtulmuş, “Biz bölge halklarının daha fazla birlik, beraberlik, dayanışma, iş birliği içerisinde etnik, mezhebi ve dini bütün farklılıklarını bir tarafa bırakarak bölgede var olan bu bütün zenginliklerden en iyi biçimde istifade etmelerini, bunları paylaşmalarını, ortaklaşa halklarının daha ileriye gitmesi için kullanmalarının temel yol olarak görüyoruz. Bizim için bu coğrafyanın insanlarını, Araplar, Kürtler, Türkler, Acemler diye ayırmak kitabımızda yazmaz. Bu coğrafyanın insanlarını Sünniler, Şiiler diye birbirine düşman etmek bizim kitabımızda yazmaz. Ya da Hristiyanlar, Müslümanlar, falanca din mensupları diye bu insanları ayrıştırmak yazmaz.” biçiminde konuştu.
“TÜRKİYE, YENI DÜNYANIN İÇERİSİNDE VARDIR”
Ayasofya’nın açılmasının ehemmiyetine değinen Kurtulmuş, şöyle devam etti:
“Ben de Allah nasip etti ramazanın son cumasını bugün Ayasofya’da eda etmek imkanını buldum. Allah Ayasofya’yı kıyamete kadar Müslümanların mescidi olarak ibadete açık tutacaktır inşallah. Bu tarihi bir dönüm noktası. Bütün bunların hepsi şunu ortaya koyuyor. Türkiye artık misyon verilen, pozisyon belirlenen, nerede durması söylenen, ne formda hareket etmesi bildirim edilen edilgen bir ülke değildir. Türkiye, yeni dünyanın hele hele bu salgın sonrasında oluşacak yeni dünyanın içerisinde vardır. İsmet İnönü’nün tabiriyle söyleyelim, ‘Dünya kurulur Türkiye orada yerini alır’ diyor ya. Koronadan sonra yeni dünya kurulur, Türkiye de orada çok güçlü bir biçimde yerini alır. Bunun için canla başla çaba ediyoruz, çalışıyoruz ve Türkiye’yi tam bağımsızlık istikametinde yine güçlü bir Türkiye istikametinde daha ileriye götürmenin gayretini veriyoruz.”
Lakin emperyalist güçlerin temel gayesinin ise bu coğrafyayı mümkün olduğunca daha fazla bölmek, parçalamak ve ufalamak ve iç çelişkileri içerisinde çaresiz hale getirmek olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, “Biz birleştirmek istiyorsak, karşı tarafın da ayrıştırıcı bütün siyasetlerini elimizin karşıtıyla iteceğiz. İşte Türkiye’nin yarınlara taşınmasının altındaki en temel şeylerden birisi bizim bu coğrafyada yaşadığımız tarihî birikimi çok iyi formda bilmektir, kavramaktır.” diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ayrımcılık yapmayacaklarını, insanları bölmeyeceklerini, ötekileştirmeyeceklerini, insanları karşı taraflara itmeyeceklerini belirtti.
Herkesi bu büyük medeniyet yürüyüşünün asli ögeleri olarak kabul edeceklerini ve güçlü büyük Türkiye’nin paydaşları olarak benimseyeceklerini aktaran Kurtulmuş, “Bu manada öbürleri bırakın istediği kadar bölsün. Dağıtmak, ufalamak, o emperyalist projenin bir kesimi olarak kimilerine düşsün. Bize ise birleştirmek, bütünleştirmek ve büyütmek düşüyor. Bu toprakların sesini daha güçlü hale getirmek, medeniyet kıymetlerimiz üzerinde önemli bir biçimde yükselmemiz gerekir.” sözlerini kullandı.
TÜGVA gençliğinin, kesinlikle adanmışlık ve fedakarlık ruhu içerisinde hareket etmesi gerektiğini kaydeden Kurtulmuş, genç yaşlarından itibaren milletin daha ileriye gitmesi için, ümmetin problemlerinin çözülebilmesi için fikir yorması, kol gücünü, vücut gücünü bu işe tahsis etmesi, kendisini milletin ve ümmetin geleceğine vakfetmesi gerektiğini lisana getirdi.
İslam medeniyetinin ilmi geleneğinde bir insanın ilimde yükselmesiyle tevazusunun arttığını, Allah’ın varlığı karşısında hiçliğini anladığını belirten Kurtulmuş, Batı medeniyetinin ilim skalasında ise hiyerarşi olduğuna ve gelişen ilmin bir statü vesilesi olduğuna dikkati çekti.
Kurtulmuş, Türkiye’yi yarınlara taşıyacak olan gençlerin ilim sahibi olması, bunu da hikmet ve irfanla geliştirip özümsemesi gerektiğine işaret etti.
İnsanlığa yararı olmayan bilgi, irfan ve hikmetin şahsî birikimden öteye gitmeyeceğine değinen Kurtulmuş, “Onun için insanların en güzeli insanlara en çok yararlı olandır. Biz bütün bu eforları insanlığa güzel bir hizmette bulunmak için yapıyoruz. Niçin siyasi bir çaba veriyoruz? Şan, şöhret, makam, mevki için değil, siyasi uğraşımızı bu davayı daha ileri götürmek, insanlara hizmet etmek için ortaya koyuyoruz. Niçin üniversitelerde ilim tahsil ediyoruz. Niçin araştırma merkezlerimiz var? İnsanların hayrına daha fazla gayret ortaya koyalım diye.” dedi.
Türkiye’yi yarınlara oburlarının değil, Türk gençlerinin taşıyacağının altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu:
“Gökten birileri gelecek ve bu Türkiye onların sayesinde daha ileri gidecek değildir. Nasıl son 1,5-2 asırlık uğraşımız daima Türkiye’nin içerisinde verilen büyük bir çabayla bu noktaya kadar geldiyse, çok şükür başarılı olduysa, bunun daha da başarılı bir noktaya gitmesi de bizlerin elindedir, sizlerin ellerindedir, sonraki kuşakların ellerindedir. Biz bu uğraş yolunu daima canlı tutacağız. Hz. Peygamberin bir hadisini hiç unutmayacağız; hayat iman ve cihattır. Yani imanımızı daima güçlendirmek kendimize yapacağımız bir iyiliktir, ancak cihat ise insanlara yararlı olmak için cehd-ü uğraş sarf etmek demektir. Elimizdeki imkanları seferber etmek demektir. Ne varsa onu ortaya koyarak uğraş edeceğiz ve Allah’ın müsaadesiyle bu manada çok büyük aralar alacağız. Genç kardeşlerim, bunu yaparken hayattan kopuk bir uğraş alanını asla söylemiyoruz. Bunu yaparken, geniş kitlelerin taleplerini ve beklentilerini çok iyi formda değerlendireceğiz. Dünyayı tanıyacağız, üniversitelerde, liselerde, başka yerlerde arkadaşlarımızla birlikte olacağız, onlarla birlikte ortak çalışmalarımızı yürüteceğiz. Herkesin yüzde yüz bizimle birebir fikirde olması gerekmez fakat biz bizim en dışımızda, en karşıt fikirleri savunanlarla bile fikri alanda, önemli biçimde görüşlerimizi teati edeceğiz. Bizim davamız şahsî olmadığına nazaran, bizim davamız mal, mülk, şan, şöhret, makam, mevki davası olmadığına nazaran, motamot Anadolu Erenleri üzere biz bu davayı ilmek ilmek işlemeye devam edeceğiz. Bu Anadolu insanları, şu gün 84 milyon insanın tamamını kuşatan bir büyük fikir uğraşını gayret ve muvaffakiyetle vereceğiz.”
“Türkiye bu eksende çok daha büyük aralıklar almayı başaracaktır”
Hayattan kopuk bir idealizmin kendilerine hiçbir yararı olmadığını vurgulayan Kurtulmuş, kentlerin liselerinde, üniversitelerinde, Amerika Birleşik Devletleri’nde, Yeni Zelanda’da, Afrika’da, Asya’da ne olduğunu bileceklerini, problemin ardındaki gerçeği anlayacaklarını ve hayatın içerisinde olarak, hiçbir formda kopuk olmayan bir idealizmde, dünyanın rasyonalitesinden sonuna kadar istifade ederek önlerini açacaklarını kaydetti.
AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, bu çerçevede tarihin bir sefer daha tekerrür ettiğini, bir asır sonra bu milletin tekrar kendi kökleri üzerinde ayağa kalktığını lisana getirdi. Kurtulmuş, TÜGVA çatısı altında faaliyet gösterenlere ellerinden ve gönüllerinden gelen ne varsa, hepsini kendileriyle paylaşmaya ve onların da katıldığı bu büyük kervanın yürüyüşünü daha da hızlandırmaya kararlı olduklarını söyledi.
İslam Medeniyetinin geçmişte iki büyük yürüyüşe sahne olduğuna, bunların İslam’ın birinci Hazreti Peygamber devri ve ondan sonraki Raşit Halifeler periyodu olduğuna işaret eden Kurtulmuş, “Büyük fetihler oldu. Bir asır içerisinde İslam toprakları Cebeli Tarih Boğazı’ndan neredeyse Hindistan’a kadar uzandı. Afrika Kıtası’nın değerli bir kısmına İslam ulaştı. Anadolu’nun içlerine kadar gelen sahabeler var. Yani peygamberi sıhhatinde görmüş beşerler, çabucak onun vaktinde ve onun sonrasında İstanbul’u almak için buraya kadar gelmişler. Böylesine büyük bir gayret içerisinde olunmuş. Ve Allah’a çok şükür buraya kadar bu sıkıntı gelmiştir. Bundan sonra da uğraşla fedakarlıkla bilgiyle şuurla yolumuza devam edeceğiz ve inşallah Türkiye bu eksende çok daha büyük aralıklar almayı başaracaktır.” formunda konuştu.
TÜGVA Ordu Vilayet Temsilcisi Ahmet Güler’in moderatörlüğünde gerçekleşen programda, Dışişleri Bakan Yardımcısı Yavuz Selim Kıran ve TÜGVA Genel Lideri Enes Eminoğlu da yer aldı. Program Kur’an-ı Kerim’i tilavetiyle son buldu.
Öte yandan Kurtulmuş, AK Parti İstanbul Vilayet Başkanlığınca çevrim içi düzenlenen “Gönül Sohbetleri” programının da konuğu oldu.
Haber7
