İşte Fatih Karakaya’nın ‘Fransa’da kafa kesme olayının ayrıntıları’ başlığı ile kaleme aldığı o yazı:
Fransa Macron’un başa gelmesiyle top yekün Türkiye’ye ve Müslümanlara savaş açması, tarihi bir dönüm noktası oldu. Ard arda gelen olaylar İslam dünyası ile Batı dünyası arasında uçurumu derinden açmaya devam ediyor. Bu savaştan kazananlar ise her iki tarafın aşırıları oluyor.
Geçtiğimiz hafta Fransa dehşeti yaşadı. Fransız bir öğretmen sokak ortasında kafası kesilerek vahşice öldürüldü. Bu olay başta Avrupa’da olmak üzere, Türkiye’de dahi bazılarının Müslümanlara kinlerini bir kez daha kusmalarına vesile oldu.
Bunların başında gelen gazeteci Kayahan Uygur, alenen yalan söyleyerek açıkça nefret suçu işlemekte. Uygur, Twitter hesabından olaylarla ilgili resmen skandal ifadeler kullandı.
“Fransa’daki öğretmenin başının kesilmesi olayını mahalledeki cami cemaatinden öğrenci velileri düzenlemiş. Ögretmenin derste ifade özgürlüğünü anlatırken Charlie Hebdo’daki karikatürü göstermesi dindar, mütedeyyin insanları rahatsız etmiş. İmam şura toplamış ve istişare etmişler. Camii cemaati ve hanımları yani sakallı ve türbanlı Müslümanlar Fransız öğretmenin İslam şeriatına göre öldürülmesi gerektiğinde anlaşmışlar. İhvan örgütünden İmam Serfaoui fetva vermiş ve görev bölüşümü yapılmış.”
Paylaştığı tweet böyle saçmalıklarla devam ediyor. Yorumlarda kendisine kaynak soranlara Fransız ajanslarının hepsi yazdı diye de büyük bir yalana daha imza attı.
Olaylar nasıl gelişti?
Bildiğiniz gibi Fransa’da Charlie Hebdo diye bir karikatür dergisi var. 2012 yılında yani Paris saldırılarından 3 yıl önce bu gazetenin iflas etmek üzere olduğunu ve Fransızlar tarafından bile beğenilmediğini anlatmıştım. (https://www.haber7.com/yazarlar/fatih-karakaya/971546-charlie-hebdo-son-gunlerini-mi-yasiyor).
Nitekim 2015 yılında saldırı olmasa o gazete artık yoktu. Olaya ideolojik yönden bakmayan herkes bu medyanın ne kadar ucube olduğunu kabul ediyor. 2015 saldırı sonrası 200 bin adete çıkan satışlar şu anda 30 bine gerilemiş durumda. Devlet yardımı olmadan ayakta durabilecek bir dergi değil. Ancak ne zaman bu tür olaylar olsa birileri inat için gazeteyi alıyor. Her zaman dediğim gibi bunlara verilecek en güzel cevap görmezden gelmektir.
Velhasıl öldürülen öğretmen “ifade özgürlüğü” dersinde, evet böyle bir ders var ama aslında buna İslam’a ve Peygamberine hakaret etme özgürlüğü dersi diyebiliriz. Önce Müslüman çocukların parmak kaldırmasını istiyor, daha sonra onlara göstereceği karikatürlerin şoke edebileceğini ve isteyenin çıkabileceğini söylüyor. Bir kere öğretmen burada büyük bir ayrımcılık yapıyor. 13-14 yaşında çocukların o anki ruh halini düşünün. Bazılarına göre ise öğretmen “çocukları korumak için” dışarı çıkmalarını istiyor.
Ancak bazı Müslüman öğrenciler çıkmıyor ve karikatürleri görüyor. O karikatürlerin bazılarında Peygamber efendimiz hem çıplak hem de aşağılayıcı şekilde ifşa ediliyor.
Bunun üzerine bir kız öğrencisi itiraz ediyor ve 2 gün okuldan atılıyor. Burada da bazıları kızın okuldan atılmasının başka konuda disiplinsizlik olduğu iddia ediyorlar. Ancak kızın babası bir video çekerek olayı anlatıyor ve tepki göstermeye davet ediyor. Video öyle hızlı yayıldı ki bana bile geldi. Ben videoyu paylaşmadım çünkü bu tür tepkileri kullanarak daha ağır yasalar getiriyorlar.
Birçok veli ve İslami konularda sert çıkışları ile bilinen Mohammed Serfaoui okul yönetimi ile görüşüyor ve okul öğretmenin hatalı davrandığını kabul ediyor. Olayların yatıştığı düşünürlerken 18 yaşındaki Abdoulakh Anzorov devreye giriyor.
Çeçen asıllı olan Rus vatandaşı Anzorov radikal olarak fişlenmiş biri değil. Sadece 16 yaşında iken kavgadan suçu var. Ailesi işi gücünde olan polis tarafından takip edilmeyen bireylerden oluşuyor. Fransız medyasının açıklamalarına göre videoyu yayınlayan baba ile whatsapp’tan görüşmüş. Ancak içerik ile ilgili bir açıklama şimdilik yok.
Olay günü Anzorov Paris’in bir ucundan öbür ucuna metro ve taksi kullanarak gidiyor. Okul önüne vardığında önce 3 kişilik bir gruba yaklaşıp öğretmenin hangisi olduğunu öğrenmek istediğini söylüyor. Çocuklar ne yapacaksın deyince “video çekip özür dilemesini isteyeceğim” diyor. Ancak o çocuklar bilgi vermeyi kabul etmiyor. Daha sonra başka bir gencin yanına varıp 300 euro teklif ederek bilgi istiyor. O genç olacaklardan habersiz öğretmeni tarif ediyor.
Daha sonra da Anzorov öğretmenin kafasını kestikten sonra fotoğrafını twitter’de yayınladı. Bu kim diye soranlara da “Bay Paty” diye cevap verdi. Bu son mesajı olmuştu çünkü polis onu 9 kurşun ile öldürdü.
Durup bir düşünün, 18 yaşında bir çocuk bir adamın kafasını kesip koparıyor ve bunu internetten yayınlayacak zaman buluyor ve polis bıçaklı birini 9 kurşun ile öldürüyor.
Twitter anında hesabı kapattı ancak arşivlerde bu gencin daha önce Diriliş Ertuğrul dizisinden aldığı bir kafa kesme sahnesi yayınladığı görülüyor.
Burada sorulması gereken bu tür eğilimi olan bir genç polis denetiminden nasıl kurtulur? Kaldı ki yayınladığı tweet Fransız istihbaratına bildirilmiş. Buna rağmen hiçbir şekilde takibe alınmıyor ama Fransız polisi “gençlerin spor salonlarında” çıplak duş almamasını “Cumhuriyet değerlerine” saldırı olarak gören içişleri bakanını eleştiren derneklere baskın düzenleniyor.
Kimler tutuklandı, cami neden kapatıldı?
Kayhan Uygur’a göre “ölüm fermanı” mahalle camisinde verildiği için kapatıldı. Halbuki Pantin Camii’si sosyal medya sorumlusu karikatürlere tepki gösterelim çağrısı yapan velinin videosunu paylaştığı için cami “6 aylığına” Macron tarafından kapatıldı. Yani iddia edildiği gibi şura falan toplanmadı. Sırf bir tepki videosu Fransa’da cami kapattırıyor işte. Zaten o cami okula 33 km uzakta. Hem bölge olarak ayrı hem de olayda adı geçenlerin hiçbirisinin bu cami ile yakından uzaktan alakası yok.
Öte yandan gencin tüm yakın çevresi hala gözaltında. Hiçbiri radikal değil ve zaten Anzorov da pek cami cemaati değil. Ayrıca okul önünde Anzorov’un görüştüğü 4 gencin de hala gözaltı süreci devam ediyor.
Öte yandan okul önünde ayrıca bir video çeken Mohammed Serfaoui de azmettirici olarak şüpheli sıfatı ile gözaltında. Başkanı olduğu Filistin davasını savunan “Şeyh Yasin” derneği de kararname ile kapatıldı. Serfaoui polemik olan konularda ön plana çıktığı için Fransızlar gözünde “islamiste radical (radikal islamcı)”.
İfade özgürlüğü
Fransa şu anda tekeri patlamış kamyon gibi uçuruma doğru gidiyor. İçişleri Bakanı Fransa’da İslamofobi ile mücadele eden CCIF ve İnsani yardım Kuruluşu BarakaCity’nin kapatılmasını istiyor. İki dernek de uzun yıllardır Müslümanlara hizmet veren önemli kuruluşlar. Tabi Fransızlar ifade özgürlüğünü dayatma özgürlüğü olarak algıladığı için sorunlar çıkıyor. Aynı şekilde UmmaCaharity adlı derneğin başkanı da velinin videosunu paylaştığı için gözaltında.
Böylece Fransa diyor ki, senin Müslüman olarak hiçbir şeye itiraz etme hakkın yok. Sonuçta insanlar rencide edilmiş, bir öğretmen sınıfta peygamberimizin çıplak karikatürlerini yayınlamış ve siz de en doğal hakkınız olan protesto hakkını kullanmaya çalışıyorsunuz.
Sonuçta sen istediğini ifade edebilirsin ben de sevmek zorunda değilim, itiraz etme hakkım da var. Ama bir Müslüman bunu dediği zaman anında “Siyasal İslamcı, radikal İslamcı, cumhuriyet düşmanı” gibi kategorilere koyarak dışlanmaya hatta suçlu ilan edilmeye çalışılıyor.
Tam bir evcil Müslüman hayali kuruyorlar ve yine olayları kılıfına uyduruyorlar. Söylemlerinde “bizim Müslümanlar ile derdimiz yok” deseler de sırf uzun etek giydiği için okuldan atılan kızların “provokasyon” yaptıklarını iddia ediyorlar. Okul kantinlerinde et yemek istemediğiniz zaman “cumhuriyet düşmanı” oluveriyorsunuz.
Türkiye’ye iltica taleplerinde patlama yaşanabilir
Macron ise olaylardan sonra yaptığı açıklamada “sözün bittiği yerdeyiz, artık eylem vakti” diyor. Öncelikle Fransa’da daha çok bağımsız hareket eden, belirli bir gruba bağlı olmayan şahıslar, dernekler ve camiler hedef alınıyor. Alıştıra alıştıra ilerlemek istiyorlar. Dolayısıyla da bildiğimiz büyük camiler şu anda sessiz. “Ne kadar sessiz kalırsak o kadar güvendeyiz” moduna girmiş durumdalar. Halbuki Macron açıkça şunu söylüyor: “Bakın onları nasıl kimse sesini çıkaramadan kapattım, dediğimi yapmazsanız başınıza gelecek olanlar bunlar”.
Öte yandan basında çıkan haberlere göre artık bu karikatürlerin olduğu bir kitapçık her sene okullarda öğrencilere dağıtılacak. Geldiğimiz noktaya bakar mısınız?
Durum böyle olunca da Fransa’yı terk etmeyi düşünen Müslüman sayısı inanılmaz derecede artmış durumda. Her gün bize Türkiye’ye yerleşmek için bilgi isteyen insanlar başvuruyor. Türkiye ise her zamanki gibi haklıdan yana tavır alınca yalnız kalıyor. Böylesine büyük bir Müslüman avı Arabistan’ın, Mısır’ın, Fas’ın, Cezayir’in derdi olması gerekirken “kötü adam Erdoğan” yine ses çıkarmak zorunda kalıyor. Bu durumda şimdiden Türkiye bu başvuruları öngörüp planlı davranmalı. Gerçekten içlerinde çok deneyimli, yüksek diplomalı insanlar var.
Aslında Fransa’da en büyük sorun Müslümanların siyasi alanda boşluğu. Müslümanlar kendi köşesine çekilince ayrılıkçı, “komünotarist” diye suçlayanlar, siyaset yapmaya kalktığınızda “siyasal İslamcı” diyor.
Sahi demokrasilerde siyaset ne zamandan beri suç oldu? Aralık ayında çıkacak yasa da Fransız kimliğinden (nüfus cüzdanı değil tabi) farklı kimlik ile siyaset yapmak yasaklanacak. Daha iyi anlaşılması için bu yasayı Türkiye’ye uyarlarsak HDP’nin kapatılması gerekecek. Böyle bir durumda tepkileri siz düşünün. Ama Fransa’da bu yasak yine sadece ülkeyi bölme gibi bir niyetleri olamayan Müslümanları ilgilendirecek.
Haber7