İstanbul’un kent hayatından sıkılarak 16 yıl evvel Antalya’daki köyüne dönen 67 yaşındaki emekli iş insanı Zeki Cengiz, turistler için istekli rehber oldu.Doğduğu İstanbul’da ağabeyleriyle 40 yıl evvel çelik bölümüne giren Cengiz, kurdukları şirketin ihracat yapan büyük bir firmaya dönüşmesiyle etrafında saygın bir iş insanı oldu.
Çeyrek asır işinin başında duran Cengiz, 16 yıl evvel işinin gerilimi ve büyükşehrin yoğunluğundan sıkılarak Anadolu’da sakin bir köye yerleşme hayali kurdu. Bu periyotta vefat eden bir akrabasının defini için memleketi Antalya’nın İbradı ilçesine bağlı Eserli Mahallesi’ne gelen Cengiz, eşinden ayrıldıktan sonra burada yalnız yaşamaya karar verdi.200 nüfuslu köyüne geldiğinde, yöreye has mimarisi nedeniyle “düğmeli ev” olarak bilinen, atalarından miras 350 yıllık tarihi yapının tadilatını yaptıran Cengiz, gerilimden uzak memnun bir hayata adım attı.
Uzun saçları, latifeli, vazgeçemediği fötr şapkası ve kendine has usulüyle benimsendiği köyünde kısa müddette sevilen Cengiz, 16 yıldır yaşadığı bölgenin tanıtımı için turizm elçisi üzere çalışıyor.
TURİSTLER “DAĞLARIN KAPLANI” DİYE TANIYOR
Yayla turizmi için köye gelen turistlere istekli rehberlik yapan Cengiz, kendi yerine da elektrik ve su tesisatı kurarak çadır ve karavan ile kamp yapmak için gelenlerin fiyatsız konaklama yapmalarını sağlıyor. Dağ yürüyüşüne rehberlik ettiği sırada yaşına karşın yorulmaması münasebetiyle turistlerin “dağların kaplanı” lakabını taktığını belirten Cengiz, mahalleye gelenlerin de kendisini bu türlü tanıdığını söylüyor.
Cengiz, AA muhabirine, büyükşehir maddesiyle mahalle haline gelen köyüne yerleşmenin huzurunu yaşadığını söyledi. Dedesinin de yaşadığı meskenin içerisindeki ocaklıkta 50 yıl sonra yanan ateşin kendisine büyük memnunluk yaşattığını lisana getiren Cengiz, organik bir hayat sürdüğünü anlattı.
“EN HOŞ ZENGİNLİK DOSTLUK”
Cengiz, Ürünlü’de kendisini iyi hissettiğine değinerek, şunları belirtti “Yediklerimiz organik. Buranın havası da çok hoş. İnsan burada gençleşiyor. Her gün yürüyüşler yapıyorum. Turistleri gezdiriyorum. Köydeki tarihi meskenleri, dükkanları, dünyaca ünlü Altınbeşik Mağarası’nı, dağları gösteriyorum. Tabiat fotoğrafçılarına, belgesel yapmak için gelenlere, akademisyenlere yardımcı oluyorum. Yerimi da kamp yapmak isteyenlere açtım. Bunların hepsini istekli yapıyorum. Fiyat almıyorum. Sevgi en hoş fiyat. Parayı lügatimden çıkarttım. En hoş zenginlik dostluk. Bu bölgeyi de çok seviyorum. Elimden geldiği kadar tanıtmaya çalışıyorum.” Kentte yaşamanın makul bir vakte kadar hoş olduğunu kaydeden Cengiz, “Şehirler eğitim, çalışıp para kazanmak için hoş. Lakin köy, insanın kendi özünü yaşaması için hoş. Cetlerimiz nasıl yaşadı ise ben de motamot o denli yaşıyorum. Kendimi özgür hissediyorum. Vakit yavaş akıyor. Yalnızca çocuklarımı, arkadaşlarımı görmek için büyükşehirlere gidiyorum.” dedi.
Haber7
