Fransa, Türkiye karşısında attığı adımlar ile dostça bir halden uzak olduğunu çabucak her yerde gösteriyor. Doğu Akdeniz’de, Libya’da kendini gösteren Macron’un düşmanlık tohumu içeren atakları, bugün Irak’ta da kendini gösteriyor.
Irak’a üst seviye ziyaret gerçekleştirerek hem Bağdat hem de Erbil ile görüşmeler gerçekleştiren Fransa Cumhurbaşkanı’nın gündeminde elbette Türkiye’nin PKK’ya karşı bölgede düzenlediği operasyonlar var. Hem Bağdat’ı hem de Erbil’i ikna ederek Türkiye’ye bölgede operasyon yaptırmamayı hedefleyen Fransa Cumhurbaşkanı Türkiyeyi kıskaca almaya çalışıyor. Macron’un Irak’a gerçekleştirdiği “sinisi” ziyareti Haber7.com’a pahalandıran Yeni Birlik muharriri Faruk Aktaş görüşmenin dipnotlarını anlattı.
“IRAK’I TÜRKİYE’YE KARŞI TEPKİSEL DAVRANMAYA ÇAĞIRIYOR”
Macron’un Irak ziyaretinin PKK’ya kol kanat germe, himaye etme çalışmalarının bir eseri olduğunu belirten Aktaş, PKK’nın bir terör oluşumu olduğu için bunu direkt olarak söylemek yerine Türkiye’ye karşı iki tarafı da tepkisel aksiyon almak için harekete geçirmeye çalıştığını belirtti.
“Kuşku yok ki Barzani’nin ziyareti, Macron’un yaptığı görüşmenin çabucak peşine geldi. Macron bilhassa PKK konusunda operasyonların durdurulmasıyla iligili hem Bağdatı hem de Erbil’i cesaretlendirmeye çalışıyor. Zira PKK nihayetinde bir terör örgütü ve terör örgütüne açıkça bir operasyon yapılmamasına yönelik bir çıkış sağlayamıyor. Fakat Türkiye’nin Kuzey Irak’taki operasyonlarını durdurması için iki tarafı da tepkisel davranmaya yöneltiyor.”
“SINIR KOMŞUSUYUZ, KARDEŞİZ”
Ankara’nın Barzani ile görüşme atağına de değinen Aktaş, Türkiye’nin Erbil’e ve münasebetiyle Kuzey Irak’a karşı “PKK’ya karşı bir olma” iletisi verdiğini söz etti. Türkiye zıddı bir eğilime girilmemesi için bu atılımın yapıldığını belirten Aktaş, Barzani’ye telkinlerde bulunulacağını söz etti.
“Bütün açıklamaları o istikamette. Macron’dan 1 hafta evvel Fransız Savunma Bakanı da buraya bir ziyaret gerçekleştirdi, hem Erbil hem de Bağdat’ı. Bu halde PKK’ya yönelik yürütülen operasyonları durdurmaya çalışıyor. Çok olası ki Macron ile görüşmenin akabinde Ankara Barzani’yi hemen buraya çağırdı. Kanaatim odur ki buradaki görüşmelerde “Sakın Türkiye tersi eğilimlere girmeyin. Sizi Türkiye’ye karşı çıkma konusunda cesaretlendiriyorlar. Lakin bizler burada hudut komşusuyuz, kardeşiz. Münasebetiyle terör örgütüne karşı ortak hareket etmeliyiz. Bu bahiste yanlış bir karar vermeyin.” istikametinde telkinlerde bulunulacağını düşünüyorum.”
KPD-PKK ÇATIŞMASI
PKK’nın KDP ile yaşadığı hasımlığın giderek büyümesi nedeniyle bölgede iki tarfın adeta çatışma noktasına gelmesine de değinen Aktaş şunları söyledi:
“Bağdat idaresinden çok bu durum zati Erbil’i ilgilendiriyor. Türkiye bu bölgede düzenlediği operasyonlarla Erbil ile iyi bir diyalog sağlamış durumda. PKK bu mevzuda çok muzdarip. KDP ile çatışma raddesine geldiler. Türkiye’nin Erbil ile münasebetleri sıcak tutarak hem alanda hem de diplomaside PKK’ya yönelik operasyonları güçlendirerek devam ettireceği kanaatindeyim. hasebiyle Erbil idaresinin Macron’un bu yönlendirmelerine uymayacağını düşünüyorum.”
“ESKİ TÜRKİYE’Yİ CANLANDIRMA HAMLESİ”
Bölgede yaşanılanların, Avrupa ve ABD eliyle planlanan atılımların de Türkiye’ye karşı yürütülen siyasetlerin ögesi olduğuna değinen Yeni Birlik muharriri, Eski Türkiye’yi yine canlandırmak isteyen tarafların bu ögelerle Türkiye’yi kıskaca almaya çalıştıklarına işaret etti:
“Uzun müddetten bu yana Türkiye’yi zayıflatmaya, eski Türkiye’yi geri getirmeye çalışanlar PKK’yı bir İngiliz anahtarı üzere kullanmaya çalışıyor. Türkiye PKK’yı zorladıkça, PKK ögesini ortadan kaldırma ihtimali belirdikçe bu güçler, telaşlanıyor. Bunların muradı PKK’nın canlı kalıp Türkiye’yi yıpratmaya devam etmesini sağlamak. Lakin PKK ağır darbeler aldıkça bunlar bir halde bunun önüne geçmenin yollarını arıyor. Yani ABD’nin Suriye’de PYD’yi kollama teşebbüsleri de bunun bir ayağı. Zati PKK’ya yönelik operasyonlar arttıkça hem Paris hem de Washington PYD kısmını kollamak için Barzani’ye yakın Kürt ögeler ile bunları birleşitrme yoluna giriyorlardı. Bütün bunlar bir formda Türkiye’nin yumuşak karnı olarak gördükleri PKK’yı terörü canlı tutma, PKK’yı kollama tarafındaki teşebbüslerdi. Bağdat’a şunu demiyorlar: “Siz kendi egemenliğiniz için Türkiye’ye karşı tutum alın, biz de sizin hudutlarınız içindeki terör ögelerinin ortadan kaldırılması için size yardımcı olalım”. Bunu demiyor Macron. Onları Türkiye’nin operasyonlarını engelleme istikametinde cesaretlendirmeye çalışıyor. Bunun ismi açık açık PKK’yı kollama uğraşıdır. Fransa’nın da, ABD’nin bir kısmının da, hükümran dünyanın Türkiye’yi zayıf tutma uğraşlarıdır.”
TÜRKİYE’NİN KARŞISINDA HER YERDE
Aktaş şu sözlerle devam etti:
“Macron öncelikli siyasetini Türkiye’yi kuşatmak üzerine kurmuş durumda. Birebir yaklaşım ABD’de Demokratların Lider adayı Biden’da da var. İkisi bu tarafta uzlaşıyor. Öncelikli siyasetlerini, bölgede AK Parti hükümetini geriletmek ve eski Türkiye’yi getirmek uğraşına yöneltmiş durumdalar. Macron’un gerek Libya’da, gerek Güney Kıbrıs, Yunanistan ile ilgili Mısır, BAE, Suudi Arabistan ile kurduğu diyaloglarının tümü, Türkiye’yi bir cenderede sıkıştırıp buralarda geri adım attırmaya yönelik atılımlardır. Kuzey Irak’taki eforları da bu etkende okumak gerekir. PKK’nın orada varlığını sürdürmesini sağlamak, PKK üzerinden Türkiye’nin yıpratılmasını sağlamak çabalarıyla oluşuyor bu ataklar.”
TÜRKİYE’NİN KOZLARI
Türkiye’nin terörle gayrette hiçbir halde geri adım atılmayacağını, taviz verilmeyeceğini belirten Aktaş, bu noktada Erbil ve Bağdat’ın da Türkiye ile karşı karşıya gelme cüretini gösteremeyeceğini savundu. Bilhassa Türkiye’nin su ve hudut kapıları üzerinden avantajlı pozisyonda olduğunu belirten Aktaş, tüm bunlar ele alındığında Macrın’un telkinlerine kulak asılacağını sanmadığını savundu:
“Ancak belirli ki Türkiye bunların hiç birinde Irak’ta dahil olmak üzere hiç bir alanda taviz vermeyecektir. Hem Bağdat hem de Erbil idaresinin bu mevzuda Macron’un telkinlerine uyacağını düşünmüyorum. Türkiye’nin elinde önemli kozlar var. Türkiye’nin elinde su kozu var. Hudut kapıları kozu var. Bunların hiç bir biçimde Türkiye ile karşı karşıya gelme riskini atabileceği adımlar olduğunu düşünüyorum. Hele Erbil’in bunu hiç yapmayacağını düşünüyorum. Onun için Ankara-Erbil bağları bir biçimde canlı kalmaya devam edecek. Bu yakın vakitte PKK’yla Peşmerge ortasında bir çatışmaya yol açabilir. Bu türlü bir sonuç öngörmek mümkündür. “
Haber7
