İzmir’in turistik Çeşme ilçesi, “derin doğasında” barındırdığı su altı zenginlikleriyle son yıllarda bilhassa yerli dalış tutkunlarının gözdesi oldu. Çeşme’de faaliyet gösteren Derin Tabiat Dalış Merkezi sahibi Erdinç Ergün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, bölgenin hem fauna hem de flora bakımından varlıklı olduğunu söyledi.
Bölgedeki tek dalış okulu olmaları nedeniyle kapasitelerinin talebe yetmediğini anlatan Ergün, bu nedenle İstanbul, Ankara, Bursa üzere büyükşehirlerden gelen dalıcıların tekne kapasitelerinin dolması nedeniyle öteki dalış noktalarına gitmek durumunda kaldığından bahsetti. Dalış döneminin Çeşme’de kısa olduğuna dikkati çeken Ergün, ‘‘Aslında dalışın bir dönemi yok. Kuzey Buz Denizi’nde de göllerde de buzu kırarak giriyor beşerler suya. Fakat bizde dalış bir tek yaz devriyle ilişkilendiriliyor. Alışılmış dalıcıların dalış düzeyleri yükseldikçe, bröveler daha ileri düzeye geldikçe bu azalıyor, münasebetiyle ocak, şubat ayları hariç yılın 10 ayı dalış yapabiliyoruz.” diye konuştu.
MONEM BATIĞI VE SU ALTI HEYKELLERİ
Çeşme’de 20’ye yakın dalış noktası olduğunu ve gün içerisinde hangi bölgede dalış yapacaklarına hava kaidelerine nazaran karar verdiklerini anlatan Ergün, ”Bizim simgemiz birkaç dalış noktası var. Bunlardan bir tanesi ‘yatak odası’ dediğimiz bir nokta. Vatozlar keza bizim için simge dalış noktalarımızdan oldu. Sanıyorum Türkiye’de iki dalış noktasında vatozlar bu kadar ağır görülebiliyor. Bu noktalardan biri Çeşme oburu ise Hatay bölgesi.” sözlerini kullandı.
Bölgedeki batıklar hakkında da bilgi veren Ergün, şöyle devam etti ”Biri ‘Monem’ bir tanesi de ‘Sahil Güvenlik 68’ batığı olmak üzere iki batığımız var. Monem gemisi kendi batan bir gemiydi lakin Kıyı Güvenlik batığı, yapay resif projesi kapsamında batırıldı. Çeşme’de yürüttüğümüz yapay resif projeleri doğrultusunda, kalamarların yetişmesi için su altında yaptığımız birtakım yapılar var ki kalamarlar oralara yumurtluyorlar ve buradaki canlılık artışını gözlemleyebiliyoruz. Monem batığı, 2004’te gemi söküme giderken fırtınada batan 75 metre uzunluğunda bir batık. Şu anki yerine bizim bir müdahalemiz olmadan battı ancak yeri çok enteresan. Bir yanında 3 metre derinlikte, öteki yanında ise 60 metre derinliğinde bir su var, fakat battığı yer tam 18 metrelik bir yere kondu ve bizim içinde harika bir yarar sağladı. Vakitle direklerinin de yıkılmasıyla her düzey dalıcının inançla dalabileceği, rastgele bir risk teşkil etmeyen bir batık haline geldi.”
Erdinç, Çeşme Kaymakamlığı, Belediye ve Deniz Ticaret Odasının yardımlarıyla su altında heykel projelerinin devam ettiğini söz ederek, su altı heykelleri ortasında en çok dikkati çekenin Hacı Bektaş-ı Veli ve Yunus Emre heykelleri olduğunu kaydetti.
VATOZ TARLASI CAZİBE MERKEZİ HALİNE GELDİ
Bölgede 20 yıldır bulunduklarını kaydeden Ergün, son 2-3 yıldır vatoz tarlasının cazibe merkezi haline geldiğini tabir etti. Etrafa kurulan balık çiftliklerinin vatozları bölgeye çektiğini düşündüklerini belirten Ergün, şunları kaydetti “Vatoz tarlası denilen bölgenin civarında orkinos çiftlikleri var. Orkinoslar, Akdeniz’de yakalanıp, kafeslerin içinde çekilerek buraya getiriliyorlar. Doğal doğal olarak hepsi yakalanmasa da sürü psikolojisi ile kafeslerin dışarısında kalan orkinoslar da onların yanlarında yüzerek geliyorlar. Hasebiyle onları kovalayan köpekbalıkları da geliyor. Şu anda Çeşme’de köpek balıklarının da olduğunu biliyoruz. Bir ziyanları yok doğal ki buradaki hayvan çeşitliliği manasında bir değişim var.”
Erdinç Ergün, Çeşme’de Osmanlı-Rus Savaşı sırasında battığı sanılan Osmanlı’ya ilişkin iki gemi batığı da olduğunu lakin tarihi niteliği nedeniyle bölgeye dalışın yasak olduğunu kaydetti. Pandemi devrinde bütün dalış okulları üzere kendilerinin de hayatta kalma uğraşı verdiğini lisana getiren Ergün, dalıcılara hijyenik ortamlarda dalış yaptırdıklarını kelamlarına ekledi.
Haber7
