Nisa Mühleti, 176 ayetten oluşan, bayan ve aile hakkında dini bilgiler sunan müddetidir. Kuran-ı Kerim’de 4. Mühlet olan Nisa Mühleti indirilen 98. Müddettir. İslam’a nazaran evliliği, Müslüman bayan ve erkeklerin nasıl davranması gerektiğini uzun uzun tüm ayrıntılarıyla anlatmaktadır. Anne ve baba hakkı, miras bölüşülmesi, bayan – erkek bağlantıları ve Müslümanların günlük hayatta karşılaşabilecekleri tüm toplumsal münasebetlerde nasıl adaletli olması gerektiğini aktarılmaktadır.
Müddette Allah kullarının nasıl davranması gerektiği anlatılırken günahtan ve haramdan uzak durmasını nasihat etmektedir. Allah’ın birliği ve büyüklüğüne vurgu yaparken, Allah’ın merhameti ve affediciliğinden de bahsedilmektedir. Günahlardan uzak durmaya çalışan herkesi, Allah mükafatlandırdığı şereflendireceği anlatmaktadır. Allah (c.c) indirmiş olduğu her müddette ne anlatırsa anlatsın, cehennem azabına değinmiş olsa dahi merhameti ve affediciliğine de değinerek kullarına karşı bağışlayıcı olduğunu nakletmektedir.
Nisa, söz manası olarak bayanlar demektir. Bundan ötürü toplumda bayanların ne biçimde yer alacağı ve nasıl örtünmesi gerektiği anlatıldığı için, bayanlara rehber olması açısından çok değerli bir müddettir.
NİSA MÜDDETİ FAZİLETLERİ
Allah’ın gönderdiği her mühlet Müslümanların hayatlarını gerçek yaşamaları için büyük ehemmiyet arz etmektedir. Bundan ötürü mealen okunduğunda nasıl yaşanılması gerektiği aktarılırken gönderilen lisanından, Arapçadan okunduğunda ise Allah’ın merhametine sığınılması bakımından değerlidir. Nisa mühletinin anlaşılır ve Allah isteği için okunmanın faziletleri:
– Nisa Müddetinin 64. Ve 110. Ayet-i kerimelerini okuyan kişinin Allah (c.c) tarafından affedileceğine inanılmaktadır.
– Nisa Müddetini okuyan şahısların akrabaları ortasında yaşanabilecek hasımlıklar ortadan kalkacağı rivayet edilir.
HADİS-İ ŞERİFLERE NAZARAN NİSA MÜDDETİ
Nisa Müddeti, Hz. Muhammed (s.a.s) tarafından bildirisi edilirken Uhud Savaşında şehit olanlarının arkasında bıraktığı ailelerinin miras bölünmesinde münakaşa ve sorun yaşamaması için indirildiği rivayet edilir. Bayan ve erkeklerin toplumda nasıl davranması ve ahlaklı bireyler olması için neler yapması gerektiği konusundan bilgiler verirken Nisa Müddetinin ehemmiyetini anlatmak için şu hadis-i şerifi nakletmiştir: ‘Nisa Müddetinin 31, 40, 48 ve 110. Ayetleri bana dünyanın hepsinden da sevgilidir.’
NİSA MÜDDETİ OKUNUŞU
1.Yâ eyyuhân nâsuttekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisââ(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî vel erhâm(erhâme). İnnallâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben).
2.Ve âtûl yetâmâ emvâlehum ve lâ tetebeddelûl habîse bit tayyîb(tayyîbi), ve lâ te’kulû emvâlehum ilâ emvâlikum. İnnehu kâne hûben kebîrâ(kebîran).
3.Ve in hıftum ellâ tuksitû fîl yetâmâ fenkihû mâ tâbe lekum minen nisâi mesnâ ve sulâse ve rubâa, fein hıftum ellâ ta’dilû fe vâhideten konut mâ meleket eymânukum. Zâlike ednâ ellâ teûlû.
4.Ve âtûn nisâe sadukâtihinne nıhleh(nıhleten). Fe in tıbne lekum an şey’in minhu nefsen fe kulûhu henîen merîâ(merîan).
5.Ve lâ tu’tûs sufehâe emvâlekumulletî cealallâhu lekum kıyâmen verzukûhum fîhâ veksûhum ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen).
6.Vebtelûl yetâmâ hattâ izâ belagûn nikâh(nikâha), fe in ânestum minhum ruşden fedfeû ileyhim emvâlehum, ve lâ te’kulûhâ isrâfen ve bidâren en yekberû. Ve men kâne ganiyyen felyesta’fif, ve men kâne fakîran felye’kul bil ma’rûf(ma’rûfi). Fe izâ defa’tum ileyhim emvâlehum fe eşhidû aleyhim. Ve kefâ billâhi hasîbâ(hasîben).
7.Lir ricâli nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne, ve lin nisâi nasîbun mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûne mimmâ kalle minhu konut kesur(kesura). Nasîben mefrûdâ(mefrûdan).
8.Ve izâ hadaral kısmete ulûl kurbâ vel yetâmâ vel mesâkînu ferzukûhum minhu ve kûlû lehum kavlen ma’rûfâ(ma’rûfen).
9.Velyahşellezîne lev terakû min halfihim zurriyeten dıâfen hâfû aleyhim, felyettekûllâhe velyekûlû kavlen sedîdâ(sedîdan).
10.İnnellezîne ye’kulûne emvâlel yetâmâ zulmen innemâ ye’kulûne fî butûnihim nârâ(nâran). Ve se yaslevne seîrâ(seîran).
11.Yûsîkumullâhu fî evlâdikum liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni), fe in kunne nisâen fevkasneteyni fe lehunne sulusâ mâ terak(terake), ve in kânet vâhideten fe lehân nısf(nısfu). Ve li ebeveyhi li kulli vâhidin min humâs sudusu mimmâ terake in kâne lehu veled(veledun), fe in lem yekun lehu veledun ve varisehû ebevâhu fe li ummihis sulus(sulusu), fe in kâne lehû ıhvetun fe li ummihis sudusu, min ba’di vasiyyetin yûsî bihâ mesken deyn(deynin). Âbâukum ve ebnâukum, lâ tedrûne eyyuhum akrabu lekum nef’â(nef’en), farîdaten minallâh(minallâhi). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).
12.Ve lekum nısfu mâ terake ezvâcukum in lem yekun lehunne veled(veledun), fe in kâne lehunne veledun fe lekumur rubuu mimmâ terakne min ba’di vasıyyetin yûsîne bihâ konut deyn(deynin). Ve lehunner rubuu mimmâ teraktum in lem yekun lekum veled(veledun), fe in kâne lekum veledun fe lehunnes sumunu mimmâ teraktum min ba’di vasıyyetin tûsûne bihâ mesken deyn(deynin). Ve in kâne raculun yûrasu kelâleten mesken imraetun ve lehû ahun konut uhtun fe li kulli vâhidin min humâs sudus(sudusu), fe in kânû eksera min zâlike fe hum şurakâu fîs sulusi min ba’di vasiyyetin yûsâ bihâ konut deynin gayra mudârr(mudârrin), vasıyyeten minallâh(minallâhi). Vallâhu alîmun halîm(halîmun).
13.Tilke hudûdullâh(hudûdullâhi). Ve men yutııllâhe ve resûlehu yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ. Ve zâlikel fevzul azîm(azîmu).
14.Ve men ya’sıllâhe ve resûlehu ve yeteadde hudûdehu yudhılhu nâran hâliden fîhâ.Ve lehu azâbun muhîn(muhînun).
15.Vellâtî ye’tînel fâhişete min nisâikum festeşhidû aleyhinne erbaaten minkum, fe in şehidû fe emsikûhunne fîl buyûti hattâ yeteveffâhunnel mevtu konut yec’alallâhu lehunne sebîlâ(sebîlen).
16.Vellezâni ye’tiyânihâ minkum fe âzûhumâ, fe in tâbâ ve aslehâ fe a’rıdû anhumâ. İnnallâhe kâne tevvâben rahîmâ(rahîmen).
17.İnnemât tevbetu alâllâhi lillezîne ya’melûnes sûe bi cehâletin summe yetûbûne min karîbin fe ulâike yetûbullâhu aleyhim. Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
18.Ve leysetit tevbetu lillezîne ya’melûnes seyyiât(seyyiâti), hattâ izâ hadara ehadehumul mevtu kâle innî tubtul âne ve lâllezîne yemûtûne ve hum kuffâr(kuffârun). Ulâike a’tednâ lehum azâben elîmâ(elîmen).
19.Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ yahıllu lekum en terisûn nisâe kerhâ(kerhen). Ve lâ ta’dulûhunne li tezhebû bi ba’dı mâ âteytumûhunne illâ en ye’tîne bi fâhışetin mubeyyineh(mubeyyinetin), ve âşirûhunne bil ma’rûf(ma’rûfi), fe in kerihtumûhunne fe asâ en tekrahû şey’en ve yec’alallâhu fîhi hayran kesîrâ(kesîran).
20.Ve in eradtumustibdâle zevcin mekâne zevcin, ve âteytum ihdâhunne kıntâren fe lâ te’huzû minhu şey’â(şey’en). E te’huzûnehu buhtânen ve ismen mubînâ(mubînen).
21.Ve keyfe te’huzûnehu ve kad efdâ ba’dukum ilâ ba’dın ve ehazne minkum mîsâkan galîzâ(galîzan).
22.Ve lâ tenkihû mâ nekaha âbâukum minen nisâi, illâ mâ kad selef(selefe). İnnehu kâne fâhışeten ve maktâ(maktan). Ve sâe sebîlâ(sebîlen).
23.Hurrimet aleykumummehâtukum ve benâtukum ve ehavâtukum ve ammâtukum ve halâtukum ve benâtul ahi ve benâtul uhti ve ummehâtukumullâtî erdâ’nekum ve ehavâtukum miner radâati ve ummehâtu nisâikum ve rabâibukumullâtî fî hucûrikum min nisâikumullâtî dehaltum bihinn(bihinne), fe in lem tekûnû dehaltum bihinne fe lâ cunâha aleykum, ve halâilu ebnâikumullezîne min aslâbikum, ve en tecmeû beynel uhteyni illâ mâ kad selef(selefe). İnnallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen).
24.Vel muhsanâtu minen nisâi illâ mâ meleket eymânukum, kitâballâhi aleykum, ve uhille lekum mâ varâe zâlikum en tebtegû bi emvâlikum muhsinîne gayra musâfihîn(musâfihîne). Fe mâstemta’tum bihî minhunne fe âtûhunne ucûrehunne farîdah(farîdaten). Ve lâ cunâha aleykum fîmâ terâdaytum bihî min ba’dil farîdah(farîdati). İnnallâhe kâne alîmen hakîmâ(hakîmen).
25.Ve men lem yestetı’ minkum tavlen en yenkıhal muhsanâtil mu’minâti fe min mâ meleket eymânukum minfeteyâtikumul mu’minât(mu’minâti). Vallâhu a’lemu bi îmânikum. Ba’dukum min ba’d(ba’dın), fenkihûhunne bi müsaadesi ehlihinne ve âtûhunne ucûrehunne bil ma’rûfi muhsanâtin gayra musâfihâtin ve lâ muttehızâti ahdân(ahdânin), fe izâ uhsinne fe in eteyne bi fâhışetin fe aleyhinne nısfu mâ alâl muhsanâti minel azâb(azâbi). Zâlike li men haşiyel anete minkum. Ve en tasbirû hayrun lekum. Vallâhu gafûrun rahîm(rahîmun).
26.Yurîdullâhu li yubeyyine lekum ve yehdîyekum sunenellezîne min kablikum ve yetûbe aleykum. Vallâhu alîmun hakîm(hakîmun).
27.Vallâhu yurîdu en yetûbe aleykum ve yurîdullezîne yettebiûneş şehevâti en temîlû meylen azîmâ(azîmen).
28.Yurîdullâhu en yuhaffife ankum, ve hulikal insânu daîfâ(daîfen).
29.Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı, illâ en tekûne ticâraten an terâdın minkum, ve lâ taktulû enfusekum. İnnallâhe kâne bikum rahîmâ(rahîmen).
30.Ve men yef’al zâlike udvânen ve zulmen fe sevfe nuslîhi nârâ(nâran). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).
31.İn tectenibû kebâira mâ tunhevne anhu nukeffir ankum seyyiâtikum ve nudhılkum mudhalen kerîmâ(kerîmen).
32.Ve lâ tetemennev mâ faddalallâhû bihî ba’dakum alâ ba’d(ba’dın). Lir ricâli nasîbun mimmâktesebû ve lin nisâi nasîbun mimmâktesebn(mimmektesebne. Ves’elûllâhe min fadlihî. İnnallâhe kâne bi kulli şey’in alîmâ(alîmen).
33.Ve li kullin cealnâ mevâliye mimmâ terakel vâlidâni vel akrabûn(akrabûne). Vellezîne akadet eymânukum fe âtûhum nasîbehum. İnnallâhe kâne alâ kulli şey’in şehîdâ(şehîden).
34.Er ricâlu kavvâmûne alân nisâi bi mâ faddalallâhu ba’dahum alâ ba’dın ve bi mâ enfekû min emvâlihim. Fes sâlihâtu kânitâtun hâfizâtun lil gaybi bi mâ hafizallâh(hafizallâhu). Vellâtî tehâfûne nuşûzehunne fe ızûhunne vahcurûhunn (vahcurûhunne) fîl medâcıı vadrıbûhunne, fe in ata’nekum fe lâ tebgû aleyhinne sebîlâ(sebîlen). İnnallâhe kâne aliyyen kebîrâ(kebîran).
35.Ve in hıftum şıkâka beynihimâ feb’asû hakemen min ehlihî ve hakemen min ehlihâ, in yurîdâ ıslâhan yuveffikıllâhu beynehumâ. İnnallâhe kâne alîmen habîrâ(habîren).
36.Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bil vâlideyni ihsânen ve bizil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîni vel câri zil kurbâ vel câril cunubi ves sâhıbi bil cenbi vebnis sebîli, ve mâ meleket eymânukum. İnnallâhe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ(fehûran).
37.Ellezîne yebhalûne ve ye’murûnen nâse bil buhli ve yektumûne mâ âtâhumullâhu min fadlıhî. Ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen).
38.Vellezîne yunfıkûne emvâlehum riâen nâsi ve lâ yu’minûne billâhi ve lâ bil yevmil âhir(âhiri). Ve men yekuniş şeytânu lehu karînen fe sâe karînâ(karînen).
39.Ve mâzâ aleyhim lev âmenû billâhi vel yevmil âhıri ve enfekû mimmâ razakahumullâh(razakahumullâhu). Ve kânallâhu bihim alîmâ(alîmen).
40.İnnallâhe lâ yazlimu miskâle zerreh(zerretin), ve in teku haseneten yudâıfhâ ve yu’ti min ledunhu ecran azîmâ(azîmen).
41.Fe keyfe izâ ci’nâ min kulli ummetin bi şehîdin ve ci’nâ bike alâ hâulâi şehîdâ(şehîden).
42.Yevme müsaade yeveddullezîne keferû ve asavur resûle lev tusevvâ bihimul ard(ardu). Ve lâ yektumûnallâhe hadîsâ(hadîsen).
43.Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ takrabûs salâte ve entum sukârâ hattâ ta’lemû mâ tekûlûne ve lâ cunuben illâ âbirî sebîlin hattâ tagtesilû. Ve in kuntum mardâ konut alâ seferin konut câe ehadun minkum minel gâiti konut lâmestumun nisâe fe lem tecidû mâen fe teyemmemû saîden tayyiben femsehû bi vucûhikum ve eydîkum. İnnallâhe kâne afuvven gafûrâ(gafûran).
44.E lem tera ilâllezîneûtû nasîben minel kitâbi yeşterûned dalâlete ve yurîdûne en tedıllus sebîl(sebîle).
45.Vallâhu a’lemu bi a’dâikum. Ve kefâ billâhi veliyyen, ve kefâ billâhi nasîrâ(nasîran).
46.Minellezîne hâdû yuharrifûnel söz an mevâdııhî ve yekûlûne semi’nâ ve asaynâ vesma’ gayra musmeın ve râınâ leyyen bi elsinetihim ve ta’nan fîd dîn(dîni). Ve lev ennehum kâlû semi’nâ ve ata’nâ vesma’ venzurnâ le kâne hayran lehum ve akvem(akveme), ve lâkin leanehumullâhu bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen).
47.Yâ eyyuhâllezîne ûtûl kitâbe âminû bi mâ nezzelnâ musaddikan li mâ meakum min kabli en natmise vucûhen fe neruddehâ alâ edbârihâ konut nel’anehum kemâ leannâ ashâbes sebt(sebti). Ve kâne emrullâhi mef’ûlâ(mef’ûlen).
48.İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu ve men yuşrik billâhi fe kadifterâ ismen azîmâ(azîmen).
49.E lem tera ilâllezîne yuzekkûne enfusehum. Belillâhu yuzekkî men yeşâu ve lâ yuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
50.Unzur keyfe yefterûne alâllâhil kezib(kezibe). Ve kefâ bihî ismen mubînâ(mubînen).
51.E lem tera ilâllezîne ûtû nasîben minel kitâbi yu’minûne bil cibti vet tâgûti ve yekûlûne lillezîne keferû hâulâi ehdâ minellezîne âmenû sebîlâ(sebîlen).
52.Ulâikellezîne leanehumullâh(leanehumullâhu). Ve men yel’anillâhu fe len tecide lehu nasîrâ(nasîran).
53.Em lehum nasîbun minel mulki fe izen lâ yu’tûnen nâse nakîrâ(nakîran).
54.Em yahsudûnen nâse alâ mâ âtâhumullâhu min fadlıhî, fe kad âteynâ âle ibrâhîmel kitâbe vel hikmete veâteynâhum mulken azîmâ(azîmen).
55.Fe minhum men âmene bihî ve minhum men sadde anhu. Ve kefâ bi cehenneme saîrâ(saîran).
56.İnnellezîne keferûbi âyâtinâ sevfe nuslîhim nârâ(nâran). Kullemâ nadicet culûduhum beddelnâhum culûden gayrahâ li yezûkûl azâb(azâbe). İnnallâhe kâne azîzen hakîmâ(hakîmen).
57.Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhıluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Lehum fîhâ ezvâcun mutahharatun, ve nudhıluhum zıllen zalîlâ(zalîlen).
58.İnnallâhe ye’murukum en tueddûl emânâti ilâ ehlihâ ve izâ hakemtum beynen nâsi en tahkumûbil adl(adli). İnnallâhe niımmâ yeızukum bihî. İnnallâhe kâne semîan basîrâ(basîran).
59.Yâ eyyuhâllezîne âmenû atîûllâhe ve atîûr resûle ve ulil buyruğu minkum, fe in tenâza’tum fî şey’in fe ruddûhu ilâllâhi ver resûli in kuntum tu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Zâlike hayrun ve ahsenu te’vîlâ(te’vîlen).
60.E lem tera ilâllezîne yez’umûne ennehum âmenû bimâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike yurîdûne en yetehâkemû ilât tâgûti ve kad umirû en yekfurû bihî. Ve yurîduş şeytânu en yudıllehum dalâlen baîdâ(baîden).
61.Ve izâ kîle lehum teâlev ilâ mâ enzelallâhu ve ilâr resûli raeytel munâfıkîne yesuddûne anke sudûdâ(sudûden).
62.Ve keyfe izâ esâbethum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim summe câûke yahlıfûne billâhi in eradnâ illâ ihsânen ve tevfîkâ(tevfîkan).
63.Ulâikellezîne ya’lemullâhu mâ fî kulûbihim fe a’rıd anhum vaızhum ve kul lehum fî enfusihim kavlen belîgâ(belîgan).
64.Ve mâ erselnâmin resûlin illâ li yutâa bi iznillâh(iznillâhi). Ve lev ennehum iz zalemû enfusehum câûke festagferûllâhe vestagfera lehumur resûlu le vecedûllâhe tevvâben rahîmâ(rahîmen).
65.Fe lâ ve rabbike lâ yu’minûne hattâ yuhakkimûke fîmâ şecera beynehum, summe lâ yecidû fî enfusihim haracen mimmâ kadayte ve yusellimû teslîmâ(teslîmen).
66.Ve lev ennâ ketebnâ aleyhim enıktulû enfusekum evihrucû min diyârikum mâ fealûhu illâ kalîlun minhum. Ve lev ennehum fealû mâ yûazûne bihî le kâne hayran lehum ve eşedde tesbîtâ(tesbîten).
67.Ve izen le âteynâhum min ledunnâ ecran azîmâ(azîmen).
68.Ve le hedeynâhum sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).
69.Ve men yutiıllâhe ver resûle fe ulâike meallezîne en’amellâhu aleyhim minen nebiyyîne ves sıddîkîne veş şuhedâi ves sâlihîn(sâlihîne), ve hasune ulâike rafîkâ(rafîkan).
70.Zâlikel fadluminallâh(minallâhi). Ve kefâ billâhi alîmâ(alîmen).
71.Yâ eyyuhâllezîne âmenû huzû hızrakum fenfirû subâtin evinfirû cemîâ(cemîan).
72.Ve inne minkum le men le yubattienn(yubattienne), fe in esâbetkum musîbetun kâle kad en’amallâhu aleyye iz lem ekun meahum şehîdâ(şehîden).
73.Ve le in esâbekum fadlun minallâhi le yekûlenne ke en lem tekun beynekum ve beynehu meveddetun yâ leytenî kuntu meahum fe efûze fevzen azîmâ(azîmen).
74.Felyukâtil fî sebîlillâhillezîne yeşrûnel hayâted dunyâ bil âhirah(âhirati). Ve men yukâtil fî sebîlillâhi fe yuktel konut yaglib fe sevfe nu’tîhi ecran azîmâ(azîmen).
75.Ve mâ lekum lâ tukâtilûne fî sebîlillâhi vel mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildânillezîne yekûlûne rabbenâ ahricnâ min hâzihil karyetiz zâlimi ehluhâ, vec’al lenâ min ledunke veliyyâ(veliyyen), vec’al lenâ min ledunke nasîrâ(nasîran).
76.Ellezîne âmenû yukâtilûne fî sebîlillâh(sebîlillâhi), vellezîne keferû yukâtilûne fî sebîlit tâgûti fe kâtilû evliyâeş şeytân(şeytâni), inne keydeş şeytâni kâne daîfâ(daîfen).
77.E lem tera ilâllezîne kîle lehum kuffû eydiyekum, ve ekîmus salâte ve âtûz zekât(zekâte), fe lemmâ kutibe aleyhimul kıtâlu izâ ferîkun minhum yahşevnen nâse ke haşyetillâhi konut eşedde haşyeh(haşyeten), ve kâlû rabbenâ lime ketebte aleynâl kıtâl(kıtâle), lev lâ ahhartenâ ilâ ecelin karîb(karîbin). Kul metâud dunyâ kalîl(kalîlun), vel âhıratu hayrun li menittekâ ve lâ tuzlemûne fetîlâ(fetîlen).
78.Eyne mâ tekûnû yudrikkumul mevtu ve lev kuntum fî burûcin muşeyyedeh(muşeyyedetin). Ve in tusıbhum hasenetun yekûlû hâzihî min indillâh(indillâhi), ve in tusıbhum seyyietun yekûlû hâzihî min indike. Kul kullun min indillâh(indillâhi). Fe mâli hâulâil kavmi lâ yekâdûne yefkahûne hadîsâ(hadîsen).
79.Mâ esâbeke min hasenetin fe minallâh(minallâhi), ve mâ esâbeke min seyyietin fe min nefsike. Ve erselnâke lin nâsi resûlâ(resûlen). Ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).
80.Men yutiır resûle fe kad atâallâh(atâallâhe), ve men tevellâ fe mâ erselnâke aleyhim hafîzâ(hafîzen).
81.Ve yekûlûne tâatun, fe izâ berazû min indike beyyete tâifetun minhum gayrallezî tekûl(tekûlu). Vallâhu yektubu mâ yubeyyitûn(yubeyyitûne), fe a’rıd anhum ve tevekkel alâllâh(alâllâhi). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen).
82.E fe lâ yetedebberûnel kur’ân(kur’âne).Ve lev kâne min indi gayrillâhi le vecedû fîhihtilâfen kesîrâ(kesîran).
83.Ve izâ câehum emrun minel emni evil havfi ezâû bihî.Ve lev reddûhu ilâr resûli ve ilâ ulil buyruğu minhum lealimehullezîne yestenbitûnehu minhum. Ve lev lâ fadlullâhi aleykum ve rahmetuhu letteba’tumuş şeytâne illâ kalîlâ(kalîlen).
84.Fe kâtil fî sebîlillâh(sebîlillâhi), lâ tukellefu illâ nefseke ve harrıdıl mu’minîn(mu’minîne), asallâhu en yekuffe be’sellezîne keferû. Vallâhu eşeddu be’sen ve eşeddu tenkîlâ(tenkîlen).
85.Men yeşfa’ şefâaten haseneten yekun lehû nasîbun minhâ, ve men yeşfa’ şefâaten seyyieten yekun lehu kiflun minhâ. Ve kânallâhu alâ kulli şey’in mukîtâ(mukîten).
86.Ve izâ huyyîtum bi tahıyyetin fe hayyû bi ahsene minhâ konut ruddûhâ. İnnallâhe kâne alâ kulli şey’in hasîbâ(hasîben).
87.Allâhu lâ ilâhe illâ huve. Le yecmeannekum ilâ yevmil kıyâmeti lâ raybe fîhi. Ve men asdeku minallâhi hadîsâ(hadîsen).
88.Fe mâ lekum fil munâfikîne fieteyni vallâhu erkesehum bi mâ kesebû. E turîdûne en tehdû men edallallâh(edallallâhu). Ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâ(sebîlen).
89.Veddû lev tekfurûne kemâ keferû fe tekûnûne sevâen fe lâ tettehızû minhum evliyâe hattâ yuhâcirû fî sebîlillâh(sebîlillâhi). Fe in tevellev fe huzûhum vaktulûhum haysu vecedtumûhum, ve lâ tettehızû minhum veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîran).
90.İllâllezîne yasılûne ilâ kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun mesken câûkum hasırat sudûruhum en yukâtilûkum konut yukâtilû kavmehum. Ve lev şâallâhu le selletahum aleykum fe lekâtelûkum, fe inı’tezelûkum fe lem yukâtilûkum ve elkav ileykumus seleme, fe mâ cealallâhu lekum aleyhim sebîlâ(sebîlen).
91.Se tecidûne âharîne yurîdûne en ye’menûkum ve ye’menû kavmehum. Kullemâ ruddû ilâl fitneti urkisû fîhâ, fe in lem ya’tezilûkum ve yulkû ileykumus seleme ve yekuffû eydiyehum fe huzûhum vaktulûhum haysu sekıftumûhum. Ve ulâikum cealnâ lekum aleyhim sultânen mubînâ(mubînen).
92.Ve mâ kâne li mu’minin en yaktule mu’minen illâ hataâ(hataen), ve men katele mu’minen hataen fe tahrîrurakabetin mu’minetin ve diyetun musellemetun ilâ ehlihî illâ en yessaddakû. Fe in kâne min kavmin aduvvin lekum ve huve mu’minun fe tahrîru rakabetin mu’mineh(mu’minetin). Ve in kâne min kavmin beynekum ve beynehum mîsâkun fe diyetun musellemetun ilâ ehlihî ve tahrîru rakabetin mu’mineh(mu’minetin), fe men lem yecid fe sıyâmu şehreyni mutetâbiayni tevbeten minallâh(minallâhi). Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
93.Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadıballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâ(azîmen).
94.Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ darabtum fî sebîlillâhi fe tebeyyenû ve lâ tekûlû li men elkâ ileykumus selâme leste mu’minâ(mu’minen), tebtegûne aradal hayâtid dunyâ, fe indallâhi megânimu kesîrah(kesîratun). Kezâlike kuntum min kablu fe mennallâhu aleykum fe tebeyyenû. İnnallâhe kâne bimâ ta’melûne habîrâ(habîran).
95.Lâ yestevîl kâıdûne minel mu’minîne gayru ulîd darari vel mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhul mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâl kâidîne dereceh(dereceten). Ve kullen vaadallâhul husnâ. Ve faddalallâhul mucâhidîne alâl kâıdîne ecran azîmâ(azîmen).
96.Deracâtin minhuve magfiraten ve rahmet(rahmeten). Ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
97.İnnellezîne teveffâhumul melâiketu zâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum. Kâlû kunnâ mustad’afîne fîl ard(ardı). Kâlû e lem tekun ardullâhi vâsiaten fe tuhâcirû fîhâ. Fe ulâike me’vâhum cehennem(cehennemu) ve sâet masîrâ(masîran).
98.İllâl mustad’afîne miner ricâli ven nisâi vel vildâni lâ yestatîûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâ(sebîlen).
99.Fe ulâike asâllâhu en ya’fuve anhum. Ve kânallâhu afuvven gafûrâ(gafûran).
100.Ve men yuhâcir fî sebîlillâhi yecid fîl arkası murâgamen kesîran veseah(veseaten). Ve men yahruc min beytihî muhâciran ilâllâhi ve resûlihî summe yudrikhul mevtu fe kad vakaa ecruhu alâllâh(alâllâhi). Ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
101.Ve izâ darabtum fîl gerisi fe leyse aleykum cunâhun en taksurû mines salâti, in hıftum en yeftinekumullezîne keferû. İnnel kâfirîne kânû lekum aduvven mubînâ(mubînen).
102.Ve izâ kunte fîhim fe ekamte lehumus salâte fel tekum tâifetun minhum meake vel ye’huzû eslihatehum fe izâ secedû fel yekûnû min varâikum, vel te’ti tâifetun uhrâ lem yusallû fel yusallû meake vel ye’huzû hızrahum ve eslihatehum, veddellezîne keferû lev tagfulûne an eslihatikum ve emtiatikum fe yemîlûne aleykum meyleten vâhıdeh(vâhıdeten). Ve lâ cunâha aleykum in kâne bikum ezen min matarin konut kuntum mardâ en tedaû eslihatekum, ve huzû hızrakum. İnnallâhe eadde lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen).
103.Fe izâ kadaytumus salâte fezkurûllâhe kıyâmen ve kuûden ve alâ cunûbikum, fe izatma’nentum fe ekîmus salât(salâte), innes salâte kânet alâl mu’minîne kitâben mevkûtâ(mevkûten).
104.Ve lâ tehinû fîbtigâil kavm(kavmi). İn tekûnû te’lemûne fe innehum ye’lemûne kemâ te’lemûn(te’lemûne), ve tercûne minallâhi mâ lâ yercûn(yercûne). Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
105.İnnâ enzelnâ ileykel kitâbe bil hakkı li tahkume beynen nâsi bimâ erâkallâh(erâkallâhu). Ve lâ tekun lil hâinîne hasîmâ(hasîmen).
106.Vestagfirillâh(vestagfirillâhe). İnnallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen).
107.Ve lâ tucâdil anillezîne yahtânûne enfusehum innallâhe lâ yuhıbbu men kâne havvânen esîmâ(esîmen).
108.Yestahfûne minen nâsi ve lâ yestahfûne minallâhi ve huve meahum iz yubeyyitûne mâ lâ yardâminel kavl(kavli). Ve kânallâhu bi mâ ya’melûne muhîtâ(muhîtan).
109.Hâ entum hâulâi câdeltum anhum fîl hayâtid dunyâ fe men yucâdilullâhe anhum yevmel kıyâmeti em men yekûnu aleyhim vekîlâ(vekîlen).
110.Ve men ya’mel sûen mesken yazlim nefsehu summe yestagfirillâhe yecidillâhe gafûran rahîmâ(rahîmen).
111.Ve men yeksib ismen fe innemâ yeksibuhu alâ nefsihî. Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
112.Ve men yeksib hatîeten konut ismen summe yermi bihî berîen fe kadihtemele buhtânen ve ismen mubînâ(mubînen).
113.Ve lev lâ fadlullâhi aleyke ve rahmetuhu le hemmet tâifetun minhum en yudıllûke. Ve mâ yudıllûne illâ enfusehum ve mâ yadurrûneke min şey’(şey’in). Ve enzelallâhu aleykel kitâbe vel hikmete ve allemeke mâ lem tekun ta’lem(ta’lemu). Ve kâne fadlullâhi aleyke azîmâ(azîmen).
114.Lâ hayra fî kesîrinmin necvâhum illâ men emera bi sadakatin konut ma’rûfin konut ıslâhın beynen nâs(nâsi). Ve men yef’al zâlikebtigâe mardâtillâhi fe sevfe nu’tîhi ecran azîmâ(azîmen).
115.Ve men yuşâkıkır resûle min ba’di mâ tebeyyene lehul hudâ ve yettebi’ gayra sebîlil mu’minîne nuvellıhîmâ tevellâ ve nuslihî cehennem(cehenneme). Ve sâet masîrâ(masîran).
116.İnnallâhe lâ yagfiru en yuşrake bihî ve yagfiru mâ dûne zâlike li men yeşâu. Ve men yuşrik billâhi fe kad dalle dalâlen baîdâ(baîdan).
117.İn yed’ûne min dûnihî illâ inâsâ(inâsen), ve in yed’ûne illâ şeytânen merîdâ(merîden).
118.Leanehullâh(leanehullâhu), ve kâle le ettehizenne min ibâdike nasîben mefrûdâ(mefrûdan).
119.Ve le udillennehumve le umenniyennehum ve le âmurannehum fe le yubettikunne âzânel en’âmi, ve le âmurannehum fe le yugayyirunne halkallâh(halkallâhi. Ve men yettehıziş şeytâne veliyyen min dûnillâhi fe kad hasira husrânen mubînâ(mubînen).
120.Yeıduhum, ve yumennîhim. Ve mâ yeıduhumuş şeytânu illâ gurûrâ(gurûran).
121.Ulâike me’vâhumcehennemu ve lâ yecidûne anhâ mahîsâ(mahîsan).
122.Vellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti se nudhiluhum cennâtin tecrî min tahtihâl enhâru hâlidîne fîhâebedâ(ebeden). Va’dallâhi hakkâ(hakkan). Ve men asdaku minallâhi kîlâ(kîlen).
123.Leyse bi emâniyyikum ve lâ emâniyyi ehlil kitâb(kitâbi). Men ya’mel sûen yucze bihî, ve lâ yecid lehu min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîran).
124.Ve men ya’mel mines sâlihâti min zekerin konut unsâ ve huve mu’minun fe ulâike yedhulûnel cennete ve lâ yuzlemûne nakîrâ(nakîran).
125.Ve men ahsenu dînen mimmen esleme vechehu lillâhi ve huve muhsinun vettebea millete ibrâhîme hanîfâ(hanîfen). Vettehazallâhu ibrâhîme halîlâ(halîlen).
126.Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu bi kulli şey’in muhîtâ(muhîtan).
127.Ve yesteftûnekefîn nisâi. Kulillâhu yuftîkum fîhinne, ve mâ yutlâ aleykum fîl kitâbi fî yetâmen nisâillâtî lâ tu’tûnehunne mâ kutibe lehunne ve tergabûne en tenkihûhunne vel mustad’afîne minel vildâni, ve en tekûmû lil yetâmâ bil kıst(kıstı). Ve mâ tef’alû min hayrin fe innallâhe kâne bihî alîmâ(alîmen).
128.Ve in imraetun hâfet min ba’lihâ nuşûzen mesken ı’râdan fe lâ cunâha aleyhimâ en yuslıhâ beynehumâ sulhâ(sulhan). Ves sulhu hayr(hayrun). Ve uhdıratil enfusuş şuhh(şuhha). Ve in tuhsinû ve tettekû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran).
129.Ve len testatîû en ta’dilû beynen nisâi ve lev harastum fe lâ temîlû kullel meyli fe tezerûhâ kel muallakah(muallakati). Ve in tuslihû ve tettekû fe innallâhe kâne gafûran rahîmâ(rahîmen).
130.Ve in yeteferrekâ yugnillâhu kullen min seatihî. Ve kânallâhu vâsian hakîmâ(hakîmen).
131.Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve lekad vassaynâllezîne ûtûl kitâbe min kablikum ve iyyâkum enittekullâh(enittekullâhe). Ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kânallâhu ganiyyen hamîdâ(hamîden).
132.Ve lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fil ard(ardı). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen).
133.İn yeşa’ yuzhibkum eyyuhân nâsu ve ye’ti bi âharîn(âharîne). Ve kânallâhu alâ zâlike kadîrâ(kadîran).
134.Men kâne yurîdu sevâbed dunyâ fe indallâhi sevâbud dunyâ vel âhırah(âhırati). Ve kânallâhu semîan basîrâ(basîran).
135.Yâ eyyuhâllezîne âmenû kûnû kavvamîne bil kıstı şuhedâe lillâhi ve lev alâ enfusıkum evil vâlideyni vel akrabîn(akrabîne), in yekun ganiyyen mesken fakîran fallâhu evlâ bihimâ fe lâ tettebiûl hevâ en ta’dilû, ve in telvû mesken tu’rıdû fe innallâhe kâne bi mâ ta’melûne habîrâ(habîran).
136.Yâ eyyuhâllezîne âmenû, âminû billâhi ve resûlihî vel kitâbillezî nezzele alâ resûlihî vel kitâbillezî enzele min kabl(kablu). Ve men yekfur billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulihî vel yevmil âhıri fe kad dalle dalâlen baîdâ(baîden).
137.İnnellezîne âmenû, summe keferû, summe âmenû, summe keferû, summezdâdû kufran lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum sebîlâ(sebîlen).
138.Beşşiril munâfikîne bi enne lehum azâben elîmâ(elîmen).
139.Ellezîne yettehızûnel kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minîn(mu’minîne. E yebtegûne indehumul izzete fe innel izzete lillâhi cemîâ(cemîan).
140.Ve kad nezzele aleykum fîl kitâbi en izâ semi’tum âyâtillâhi yukferu bihâ ve yustehzeu bihâ fe lâ tak’udû meahum hattâ yehûdû fî hadîsin gayrihî, innekum izen misluhum. İnnallâhe câmiul munâfikîne vel kâfirîne fî cehenneme cemîâ(cemîan).
141.Ellezîne yeterabbesûne bikum, fe in kâne lekum fethun minallâhi kâlû e lem nekun meakum, ve in kâne lil kâfirîne nasîbun, kâlû e lem nestahviz aleykum ve nemna’kum minel mu’minîn(mu’minîne. Fallâhu yahkumu beynekum yevmel kıyâmet(kıyâmeti). Ve len yec’alallâhu lil kâfirîne alâl mu’minîne sebîlâ(sebîlen).
142.İnnel munâfikîne yuhâdiûnallahe ve huve hâdiuhum, ve izâ kâmû ilâs salâti kâmû kusâlâ yurâunen nâse ve lâ yezkurûnallâhe illâ kalîlâ(kalîlen).
143.Muzebzebîne beyne zâlike, lâ ilâ hâulâi ve lâ ilâ hâulâi. Ve men yudlilillâhu fe len tecide lehu sebîlâ(sebîlen).
144.Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ tettehızûl kâfirîne evliyâe min dûnil mu’minîn(mu’minîne). E turîdûne en tec’alû lillâhi aleykum sultânen mubînâ(mubînen).
145.İnnel munâfikîne fîd derkil esfeli minen nâr(nâri), ve len tecide lehum nasîrâ(nasîran).
146.İllâllezîne tâbû ve aslehû va’tesamû billâhi ve ahlesû dînehum lillâhi fe ulâike meal mu’minîn(mu’minîne). Ve sevfe yu’tillâhul mu’minîne ecran azîmâ(azîmen).
147.Mâ yef’alullâhu bi azâbikum in şekertum ve âmentum. Ve kânallâhu şâkiran alîmâ(alîmen).
148.Lâ yuhibbullâhul cehra bis sûi minel kavli illâ men zulim(zulime). Ve kanallâhu semîan alîmâ(alîmen).
149.İn tubdû hayran konut tuhfûhu mesken ta’fû an sûin fe innallâhe kâne afuvven kadîrâ(kadîran).
150.İnnellezîne yekfurûne billâhi ve rusulihî ve yurîdûne en yuferrikû beynallâhi ve rusulihî ve yekûlûne nu’minu bi ba’din ve nekfuru bi ba’dın, ve yurîdûne en yettehızû beyne zâlike sebîlâ(sebîlen).
151.Ulâike humul kâfirûne hakkâ(hakkan), ve a’tednâ lil kâfirîne azâben muhînâ(muhînen).
152.Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ve lem yuferrikû beyne ehadin minhum ulâike sevfe yu’tîhim ucûrahum. Ve kânallâhu gafûran rahîmâ(rahîmen).
153.Yes’eluke ehlul kitâbi en tunezzile aleyhim kitâben mines semâi fe kad seelû mûsâ ekbera min zâlike fe kâlû erinâllâhe cehraten fe ehazethumus sâikatu bi zulmihim, summettehazûl ıcle min ba’di mâ câethumul beyyinâtu fe afevnâ an zâlik(zâlike), ve âteynâ mûsâ sultânen mubînâ(mubînen).
154.Ve rafa’nâ fevkahumut çeşide bi mîsâkıhim ve kulnâ lehumudhulûl bâbe succeden ve kulnâ lehum lâ ta’dû fîs sebti ve ehaznâ minhum mîsâkan galîzâ(galîzan).
155.Fe bimâ nakdıhim mîsâkahum ve kufrihim bi âyâtillâhi ve katlihimul enbiyâe bi gayrı hakkın ve kavlihim kulûbunâ gulf(gulfun). Bel tabaallâhu aleyhâ bi kufrihim fe lâ yu’minûne illâ kalîlâ(kalîlen).
156.Ve bi kufrihim ve kavlihim alâ meryeme buhtânen azîmâ(azîman).
157.Ve kavlihim innâ katelnâl mesîha îsâbne meryeme resûlallâh(resûlallâhi), ve mâ katelûhu ve mâ salebûhu ve lâkin şubbihe lehum. Ve innellezinahtelefû fîhi le fî şekkin minhu. Mâ lehum bihî min ilmin illâttibâaz zann(zanni), ve mâ katelûhu yakînâ(yakînen).
158.Bel rafaahullâhu ileyh(ileyhi). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
159.Ve in min ehlil kitâbi illâ le yu’minenne bihî kable mevtihî, ve yevmel kıyâmeti yekûnu aleyhim şehîdâ(şehîden).
160.Fe bi zulmin minellezîne hâdû harramnâ aleyhim tayyibâtin uhıllet lehum ve bi saddihim an sebîlillâhi kesîrâ(kesîran).
161.Ve ahzihimur ribâ ve kad nuhû anhu ve eklihim emvâlen nâsi bil bâtıl(bâtılı). Ve a’tednâ lil kâfirîne minhum azâben elîmâ(elîmen).
162.Lâkinir râsihûne fîl ilmi minhum vel mu’minûne yu’minûne bi mâ unzile ileyke ve mâ unzile min kablike vel mukîmînes salâte vel mu’tûnez zekâte vel mu’minûne billâhi vel yevmil âhir(âhiri). Ulâike se nu’tîhim ecran azîmâ(azîmen).
163.İnnâ evhaynâ ileyke kemâ evhaynâ ilâ nûhin ven nebiyyîne min ba’dihî, ve evhaynâ ilâ ibrâhîme ve ismâîle ve ishâka ve ya’kûbe vel esbâti ve îsâ ve eyyûbe ve yûnuse ve hârûne ve suleymân(suleymâne), ve âteynâ dâvûde zebûrâ(zebûran).
164.Ve rusulen kad kasasnâhum aleyke min kablu ve rusulen lem naksushum aleyke. Ve kellemallâhu mûsâ teklîmâ(teklîmen).
165.Rusulen mubeşşirîne ve munzirîne li ellâ yekûne lin nâsi alâllâhi huccetun ba’der rusul(rusuli). Ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen).
166.Lâkinillâhu yeşhedu bi mâ enzele ileyke enzelehu bi ılmihî, vel melâiketu yeşhedûn(yeşhedûne).Ve kefâ billâhi şehîdâ(şehîden).
167.İnnellezîne keferû ve saddû an sebîlillâhi kad dallû dalâlen baîdâ(baîden).
168.İnnellezîne keferû ve zalemû lem yekunillâhu li yagfira lehum ve lâ li yehdiyehum tarîkâ(tarîkan).
169.İllâ tarîka cehenneme hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).
170.Yâ eyyuhân nâsu kad câekumur resûlu bil hakkı min rabbikum fe âminû hayran lekum. Ve in tekfurû fe inne lillâhi mâ fîs semâvâti vel ard(ardı). Ve kânallâhu alîmen hakîmâ(hakîmen).
171.Yâ ehlel kitâbi lâ taglû fî dînikum ve lâ tekûlû alâllâhi illâl hakk(hakka). İnnemâl mesîhu îsâbnu meryeme resûlullâhi ve kelimetuhu. Elkâhâ ilâ meryeme ve rûhun minhu, fe âminû billâhi ve rusulihî, ve lâ tekûlû selâseh(selâsetun). İntehû hayran lekum. İnnemâllâhu ilâhun vâhid(vâhidun). Subhânehû en yekûne lehu veled(veledun), lehu mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ard(ardı). Ve kefâ billâhi vekîlâ(vekîlen).
172.Len yestenkifel mesîhu en yekûne abden lillâhi ve lâl melâiketul mukarrabûn(mukarrabûne). Ve men yestenkif an ibâdetihî ve yestekbir fe se yahşuruhum ileyhi cemîâ(cemîan).
173.Fe emmâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti fe yuveffîhim ucûrahum ve yezîduhum min fadlihî, ve emmâllezînestenkefû vestekberû fe yuazzibuhum azâben elîmen, ve lâ yecidûne lehum min dûnillâhi veliyyen ve lâ nasîrâ(nasîran).
174.Yâ eyyuhân nâsû kad câekum burhânun min rabbikum ve enzelnâ ileykum nûran mubîn(mubînen).
175.Fe emmâllezîne âmenû billâhi va’tesamû bihî fe se yudhıluhum fî rahmetin minhu ve fadlın ve yehdîhim ileyhi sırâtan mustekîmâ (mustekîmen).
176.Yesteftûneke. Kulillâhu yuftîkum fîl kelâleh(kelâleti). İnimruun heleke leyse lehû veled(veledun), ve lehû uhtun fe lehâ nısfu mâ terak(terake), ve huve yerisuhâ in lem yekun lehâ veled(veledun). Fe in kânetesneteyni fe lehumâs sulusâni mimmâ terak(terake). Ve in kânû ıhveten ricâlen ve nisâen fe liz zekeri mislu hazzıl unseyeyn(unseyeyni). Yubeyyinullâhu lekum en tadıllû vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun).
NİSA MÜDDETİ MEALİ
1 – Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan eşini yaratıp ikisinden bir çok erkekler ve bayanlar üreten Rabbinizden korkun; kendi ismine birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’dan ve akrabalık (bağlarını kırmak)tan sakının. Elbet Allah sizin üzerinizde gözeticidir.
2 – Öksüzlere mallarını verin ve kötüsünü (onlara vererek) iyisiyle değiştirmeyin. Onların mallarını, kendi mallarınıza karıştırıp yemeyin. Çünkü bu, büyük bir günahtır.
3 – Şayet öksüz kızlarla evlendiğinizde onlara karşı adaletli davranamamaktan korkarsanız, hoşunuza giden öbür bayanlardan iki, üç ve dörde kadar evlenebilirsiniz. Şayet adaleti gözetmemekten korkarsanız, o vakit bir tane ile yahut elinizin altındakiyle (sahip olduğunuz câriye ile) yetinin. Doğruluktan ayrılmamak için bu daha elverişlidir.
4 – Bayanlara mehirlerini gönül güzelliğiyle verin. Şayet onlar gönül isteğiyle size bir şey bağışlarlarsa onu afiyetle yiyin.
5 – Allah’ın, sizi başına diktiği mallarınızı aklı ermezlere vermeyin; o mallarla onları besleyin, giydirin ve onlara hoş kelam söyleyin.
6 – Evlenme çağına gelinceye kadar yetimleri gözetip deneyin. Onların akılca olgunlaştıklarını görürseniz, mallarını kendilerine teslim edin. “Büyüyecekler de mallarına sahip olacaklar” kaygısıyla onları israf ederek, tez elden yemeyin. Güçlü olan, onların malını yemekten çekinsin. Yoksul olan ise, yasal sûrette yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz vakit, bunu şahitler karşısında yapın. Hesap görücü olarak Allah kâfi.
7 – Ana, baba ve akrabaların miras olarak bıraktıklarında erkeklerin payı vardır. Bayanların da ana, baba ve akrabaların bıraktıklarında payları vardır. Bunlar, az olsun çok olsun, farz kılınmış bir paydır.
8 – Paylaşma sırasında akrabalar, öksüzler, fakirler hazır bulunurlarsa, onlara da bir şey verin ve onlara güzelce kelamlar söyleyerek gönüllerini alın.
9 – Kendileri, geriye zayıf çocuklar bıraktıkları takdirde, onların geleceğinden telaş duyacak olanlar, (yetimler hakkında da aynı) kaygıyı duysunlar, Allah’dan sakınsınlar ve hakikat kelam söylesinler.
10 – Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, kesinlikle ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar.
11 – Allah size evlatlarınızın miras taksimini şöyle emrediyor: Çocuklarınızda, erkeğe iki bayan hissesi kadar, şayet hepsi bayan olmak üzere ikiden de fazla iseler, bunlara mirasın üçte ikisi ve şayet bir tek bayan ise o vakit ona malın yarısı vardır. Şayet ölen, ana ve baba ile birlikte çocuklar da bırakmışsa ana babanın her birine ölenin terekesinden altıda bir; şâyet ölenin çocuğu yok da, mirasçı olarak ana ve babası kalmışsa, ananın hissesi üçte birdir. Şayet ölenin kardeşleri varsa terekenin altıda biri ananındır. Bu hisseler, ölenin borçları ödenip, vasiyeti de yerine getirildikten sonra hak sahiplerine verilir. Baba ve çocuklardan, hangisinin size yarar bakımından daha yakın olduğunu, siz bilmezsiniz. Bütün bunlar Allah tarafından farz kılınmıştır. Elbet Allah alîmdir, hakîmdir.
12 – Şayet hanımlarınızın çocukları yoksa, bıraktıkları mirasın yarısı sizindir. Şâyet bir çocukları varsa o vakit mirasın dörtte biri sizindir. Bu hisseler, ölenin vasiyeti yerine getirildikten ve varsa, borcu ödendikten sonra verilir. Şayet siz çocuk bırakmadan ölürseniz, geriye bıraktığınız mirasın dörtte biri hanımlarınızındır. Şâyet çocuklarınız varsa o vakit bıraktığınız mirasın sekizde biri hanımlarınızındır. Bu hisseler, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ve varsa borcunuz ödendikten sonra verilir. Şayet ölen bir erkek yahut bayanın çocuğu ve babası bulunmadığı halde kelâle olarak (yan koldan) mirasına konuluyor ve kendisinin bir erkek yahut kızkardeşi bulunuyorsa, bunlardan herbirinin miras hissesi terekenin altıda biridir. Şayet mevcut olan kardeşler bundan daha çok iseler, bu takdirde kardeşler mirasın üçte birini ziyana uğratılmaksızın ortalarında eşit olarak taksim ederler. Bu hisseler ölenin vasiyeti yerine getirilip ve varsa borcu ödendikten sonra verilir. Bunlar, Allah tarafından bir buyruktur. Allah her şeyi bilen ve yarattıklarına çok yumuşak davranandır.
13 – İşte bütün bu kararlar, Allah’ın koyduğu kararlar ve çizdiği hudutlardır. Kim Allah’a ve Peygamberine itâat ederse Allah onu altlarından ırmaklar akan cennetlere koyar. Onlar, orada ebedî olarak kalacaklardır. İşte büyük kurtuluş budur.
14 – Kim de Allah’a ve Peygamberine isyan eder ve Allah’ın koyduğu sonları aşarsa Allah onu da ebedî kalacağı cehennem ateşine koyar. Onun için alçaltıcı bir azab vardır.
15 – Kadınlarınızdan zina edenlere karşı, içinizden dört şahit getirin. Şayet onlar, şahitlik yaparlarsa, bu bayanları, mevt alıp götürünceye kadar yahut Allah onlara bir çıkış yolu açıncaya kadar konutlarda hapsedin.
16 – Sizlerden zina edenlerin her ikisine de eziyet edin. Şayet onlar tevbe edip kendilerini ıslah ederlerse onlardan vazgeçin. Zira Allah tevbeleri kabul eden ve çok merhamet edendir.
17 – Lakin Allah’ın kabul etmesini vaad buyurduğu tevbe, o kimseler içindir ki, bilmeyerek günah işleyip çabucak tevbe edenlerin tevbesidir. İşte Allah bunların tevbelerini kabul eder. Allah alîmdir hakîmdir. (Her şeyi bilendir, hikmet sahibidir).
18 – Yoksa günah işleyip de kendisine mevt gelince: “İşte ben artık tevbe ettim.” diyen kimselerin tevbesi kabul edilmez. Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri kabul edilmez. İşte bunlara ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır.
19 – Ey iman edenler! Bayanlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Lakin açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa diğer. Onlarla iyi geçinin. Şayet kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur.
20 – Şayet bir eşi bırakıp da yerine öbür bir eş almak isterseniz, evvelkine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan bir şey geri almayın. O malı bir iftira ve açık bir günah isnadı yaparak geri alır mısınız?
21 – Birbirinizle kaynaşıp başbaşa kalmışken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almışken verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz?
22 – Cahiliye devranında geçenler müstesna, babalarınızın nikahladığı bayanlarla evlenmeyiniz. Kuşku yok ki o, pek yakışıksızdı, iğrenç idi, o ne kötü bir âdetti.
23 – Size şunları nikahlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz ve karılarınızın anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Şayet üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikahlamanız da haramdır. Lakin cahiliyyet devranında geçen geçmiştir. Elbet ki Allah gafur (çok bağışlayıcı) ve çok merhamet edicidir.
24 – Bir de harb esiri olarak sahibi bulunduğunuz cariyeler müstesna, evli bayanlarla evlenmeniz de size haram kılındı. Bütün bunlar Allah’ın üzerinize farz kıldığı kararlardır. Bunların dışında kalanlar ise iffetli olarak zina etmeksizin mallarınızla mehir vermek suretiyle evlenmek istemeniz size helal kılındı. O halde onlardan nikah ile faydalanmanıza karşılık mehirlerini kendilerine verin ki, bu farzdır. O mehri takdir edip kesinleştirdikten sonra birbirinizi razı etmenizde bir mahzur yoktur. Elbet ki Allah her şeyi çok iyi bilendir, karar ve hikmet sahibidir.
25 – Sizden her kim hür mümin bayanları nikah edecek bir zenginliğe gücü yetmiyorsa, ona da ellerinizin altındaki mümin cariyelerinizden efendilerinin isteği ile nikahlamak var. Allah sizin imanınızı daha iyi bilir. Siz birbirinizdensiniz. O halde sahiplerinin müsaadesi ile ve mehirlerini örfe nazaran vermek suretiyle cariyelerden iffetli olan, zina etmeyen, dost da edinmeyenlerle evlenin. Evlendikten sonra bir fuhuş yaparlarsa, o vakit hür bayanlar hakkında gerekli bulunan cezanın yarısı kendilerine lazım gelir. Bu kararlar, içinizden günah işlemekten korkanlaradır. Sabretmeniz ise, sizin için daha güzeldir. Allah Gafûrdur, Rahimdir (çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir).
26 – Allah, sizlere bilmediklerinizi bildirmek, sizden evvelkilerin yollarını size göstermek ve tevbenizi kabul etmek istiyor. Allah, her şeyi çok iyi bilendir, karar ve hikmet sahibidir.
27 – Allah sizin tevbenizi kabul etmek istiyor. Halbuki şehvetlerine uyanlar ise, sizin hakikat yoldan büyük bir meyl ile sapmanızı istiyorlar.
28 – Allah, din konusundaki ağır teklifleri sizden hafifletmek istiyor. Zira insan sabır ve tahammül bakımından zayıf yaratılmıştır.
29 – Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda haksızlıkla yemeyin. Lakin kendi isteğinizle yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir. Birbirinizin canına kıymayın. Elbet Allah, size karşı çok merhametlidir.
30 – Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasakları işlerse, yakında onu cehennem ateşine atacağız. Onu ateşe atmak da Allah’a pek kolaydır.
31 – Şayet siz, yasaklandığınız büyük günahlardan sakınırsanız, öteki kusurlarınızı örter, sizi hoş bir makama koyarız.
32 – Bir de Allah’ın bazınıza, başkasından fazla verdiği şeyleri temenni etmeyin. Erkeklere hak ettiklerinden bir hisse vardır. Bayanlara da kendi kazandıklarından bir hisse vardır. İsteklerinizi Allah’ın fazlından ve kereminden isteyin. Sahiden Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
33 – Anne, baba ve akrabaların bıraktıkları her şey için bir mirasçı tayin ettik. Yemin akdiyle mirasçı kıldıklarınızın hisselerini da verin. Elbet Allah, her şeye şahittir.
34 – Erkekler, bayan üzerine yönetimci ve hakimdirler. Zira Allah birini (cihad, imamet, miras üzere işlerde) başkasından üstün yaratmıştır. Bir de erkekler mallarından (aile fertlerine) harcamaktadırlar. Uygun bayanlar, itaatkar olanlar ve Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri kocalarının bulunmadığı vakitlerde da koruyanlardır. Kötülük ve geçimsizliklerinden korktuğunuz bayanlara gelince: Evvel kendilerine öğüt verin, yataklarından ayrılın. Bunlar da yarar vermezse dövün. Şayet size itaat ederlerse kendilerini incitmeye diğer bir mazeret aramayın. Zira Allah çok büyüktür, çok büyüktür.
35 – Şayet karı-koca ortasının açılmasından telaşa düşerseniz bir hakem erkeğin tarafından, bir hakem de bayanın ailesinden kendilerine gönderin. Bu arabulucu hakemler nitekim barıştırmak isterlerse, Allah karı-koca ortasındaki dargınlık yerine geçim verir. Elbet ki Allah hakkıyla bilendir, her şeyin aslından haberdardır.
36 – Allah’a ibadet edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Sonra anaya, babaya, akrabaya, yetimlere, fakirlere, akraba olan komşulara, yakın komşulara, yanında bulunan arkadaşa, yolda kalanlara, sahip olduğunuz kölelere iyilik edin. Elbet Allah, kibirlenen ve övünen kimseyi sevmez.
37 – Onlar ki hem kıskanır, cimrilik ederler, hem de herkese cimrilik tavsiye ederler ve Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimeti gizlerler. Biz kâfirlere alçaltıcı bir azap hazırladık.
38 – Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etmedikleri halde mallarını, insanlara gösteriş yapmak için harcarlar. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne berbat arkadaştır!
39 – Bunlar, Allah’a ve ahiret gününe iman etselerdi ve Allah’ın verdiği rızıktan gösterişsiz harcasalardı kendilerine ne ziyan gelirdi? Allah onların kelam ve işlerini çok iyi bilendir.
40 – Elbet ki Allah, hiç kimseye zerre kadar zulüm etmez. Şayet yapılan iyilik zerre kadar da olsa, onun sevabını kat kat artırır. Ve kendi katından büyük bir mükafat verir.
41 – Her ümmetten bir şahit getirdiğimiz ve seni de onların üzerine bir şahit yaptığımız vakit bakalım kâfirlerinhali ne olacak!..
42 – Allah’ı, inkar edip peygambere isyan edenler, o kıyamet günü yerle bir olmayı isterler. Allah’tan hiçbir kelamı gizleyemezler.
43 – Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi bilinceye kadar namaza yaklaşmayın. Cünüb iken de yolcu olanlar müstesna gusül edinceye kadar namaza yaklaşmayın. Şayet hasta olur, yahut seyahatte bulunursanız yahut biriniz abdest bozmaktan gelince yahut cinsî münasebette bulunup, su da bulamazsanız o vakit tertemiz bir toprak ile teyemmüm edin. Niyetle yüzlerinize ve ellerinize sürün. Elbet ki Allah çok affedicidir, çok bağışlayıcıdır.
44 – Kendilerine kitaptan bir nasib verilmiş olanları görmüyor musun? Onlar, sapıklığı satın alıyorlar ve sizin de yoldan sapmanızı istiyorlar.
45 – Allah sizin düşmanlarınızı çok iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah kâfi. Ve yardımcı olarak da Allah kâfi.
46 – Musevilerden bir kısmı, (Allah’ın kitabındaki) sözleri temel mânâsından kaydırıp; lisanlarını eğerek ve dine saldırarak, “Sözünü işittik, buyruklarına isyan ettik, dinle, dinlemez mümkün ve râinâ (bizi gözet)” diyorlar. Halbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize de bak” deselerdi bu, kendileri için daha iyi ve daha gerçek olurdu. Ancak Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lanetlemiştir. Artık onlar, pek azı müstesna, iman etmezler.
47 – Ey kendilerine kitap verilenler! Gelin yanınızda bulunan (Tevrat)ı tasdik etmek üzere indirdiğimiz bu kitaba iman edin. Biz birtakım yüzleri silip de enselerine çevirmeden veya cumartesi halkını (yahudileri) lanetlediğimiz üzere onları lanetlemeden evvel iman edin. Yoksa Allah’ın buyruğu kesinlikle yerine gelecektir.
48 – Doğrusu Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Ondan oburunu (diğer günahları) ise, dilediği kimseler için bağışlar ve mağfiret buyurur. Her kim Allah’a şirk koşarsa hakikaten pek büyük bir günah ile iftira etmiş olur.
49 – Kendi nefislerini temizeçıkaranları görmüyor musun? Hayır! Lakin Allah, dilediğini paka çıkarır. Onlara kıl kadar zulmedilmez.
50 – Bak nasıl da Allah’a palavra uyduruyorlar. Apaçık bir günah olarak bu kâfi.
51 – “Şu kendilerine kitaptan (okuma yazmadan) bir nasib verilmiş olanları görmüyor musun! Onlar puta ve şeytana inanıyorlar. Ve Allah’ı tanımayanlara, “Bunlar, müminlerden daha yanlışsız yoldadır.” diyorlar.
52 – Onlar, Allah’ın lanet ettiği kimselerdir. Allah kime lanet ederse artık ona asla bir yardımcı bulamazsın.
53 – Yoksa onların mülkten bir hissesi mı vardır. Şayet o denli olsaydı, insanlara bir çekirdeğin zerresini bile vermezlerdi.
54 – Yoksa onlar, Allah’ın lütuf ve kereminden insanlara verdiği nimetleri kıskanıyorlar mı? Elbet biz, İbrahim ailesine de kitap ve hikmeti vermiştik. Hem de onlara büyük bir mülk ve saltanat ihsan ettik.
55 – İşte o musevilerden bir kısmı ona iman etti. Bir kısmı da ondan yüz çevirdi. O iman etmeyenlere cehennem alevi kâfi.
56 – Elbet ki âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri biz yarın bir ateşe atacağız. Derileri piştikçe azabı duysunlar diye, kendilerine öbür deriler vereceğiz. Zira, Allah nitekim çok güçlüdür, karar ve hikmet sahibidir.
57 – İman edip salih ameller işliyenleri ise, altlarından ırmaklar akan cennetlere koyacağız. Orada ebedî olarak kalacaklar. Onlara orada tertemiz eşler vardır. Onları, koyu gölgeler altında bulunduracağız.
58 – Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve beşerler ortasında hükmettiğiniz vakit adaletle hükmetmenizi emrediyor. Allah, bununla size ne hoş öğüt veriyor. Elbet ki Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla görendir.
59 – Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygambere de itaat edin ve sizden olan buyruk sahibine de itaat edin. Şayet rastgele bir şeyde uyuşmazlığa düşerseniz; Allah’a ve ahiret gününe hakikaten inanıyorsanız, onu Allah ve Resulüne arz edin. Bu, daha iyidir ve sonuç bakımından da daha hoştur.
60 – Şunları görmüyor musun? Kendilerinin sana indirilene ve senden evvel indirilene inandıklarını ileri sürüyorlar da tağuta inanmamaları kendilerine emrolunduğu halde, tağut önünde muhakemeleşmek istiyorlar. Şeytan da onları bir daha dönemeyecekleri kadar iyice sapıklığa düşürmek istiyor.
61 – Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve Peygambere gelin!” denince, münafıkların senden tamamen uzaklaştıklarını görürsün.
62 – Ya nasıl, elleriyle yaptıkları yüzünden başlarına bir felaket gelince, çabucak sana geldiler de: “Biz yalnızca iyilik etmek ve ortayı bulmak istedik.” diye Allah’a yemin ediyorlar.
63 – Onlar, Allah’ın kalblerindekini bildiği kimselerdir; Onlara aldırma, onlara öğüt ver ve onların içlerine etki edecek hoş kelam söyle!
64 – Biz hangi peygamberi gönderdikse, sadece Allah’ın müsaadesi ile itaat edilmek üzere gönderdik. Şayet onlar kendilerine zulmettikleri vakit sana gelseler de Allah’tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve Resul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah’ı affedici, merhametli bulurlardı.
65 – Hayır! Rabbine andolsun ki iş bildikleri üzere değil, onlar ortalarında çıkan çekişmeli işlerde seni hakem yapıp sonra da senin verdiğin karara karşı içlerinde hiçbir meşakkat duymaksızın, tam bir teslimiyetle boyun eğmedikçe iman etmiş olamazlar.
66 – Şayet biz onlara: “Kendinizi öldürün, yahut yurtlarınızdan çıkın.” diye yazmış olsaydık, içlerinden pek azı hariç, bunu yapamazlardı. Lakin kendilerine verilen öğütleri tutsalardı, elbette haklarında hem daha güzel, hem de daha sağlam olurdu.
67 – Ve o zamanelbette kendilerine katımızdan büyük mükafat verirdik.
68 – Ve onları elbette hakikat yola iletirdik.
69 – Kim Allah’a ve Peygambere itaat ederse işte onlar, Allah’ın kendilerine nimet verdiği peygamberlerle, sıddıklarla, şehidlerle, iyilerle birliktedir. Bunlar ne hoş arkadaştır!
70 – Bu lütuf Allah’tandır. Bilen olarak Allah kâfi.
71 – Ey iman edenler! Düşmana karşı her türlü savunma önleminizi alınız. Onlara karşı ya küçük birlikler halinde hareket ediniz yahut topyekün seferber olunuz.
72 – Elbet içinizden bir kısmı vardır ki, pek ağır davranır. Şayet başınıza bir musibet gelirse: “Allah bana lutfetti de onlarla bir arada bulunmadım.” der.
73 – Ve şayet Allah’tan size bir lütuf ve zafer erişecek olsa, sizinle kendisi ortasında hiç sevgi yokmuş üzere, bu sefer de hiç elbet şöyle diyecek: “Ah ne olurdu, onlarla bir arada olaydım da büyük murada ereydim.”
74 – O halde süreksiz dünya hayatını, ebedî ahiret hayatı karşılığında satacak olanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Her kim Allah yolunda savaşır da öldürülür yahut galip gelirse, her iki durumda da biz ona yarın pek büyük bir mükafat vereceğiz.
75 – Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda: “Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi yönetim edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder” diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, bayanlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz?
76 – İman edenler, Allah yolunda savaşırlar. İnkâr edenler de tağut yolunda savaşırlar. O halde siz şeytanın taraftarlarına karşı savaşın. Zira şeytanın hilesi zayıftır.
77 – Kendilerine, “Ellerinizi savaştan çekin, namazı kılın, zekatı verin” denilenleri görmedin mi? Üzerlerine savaş yazılınca çabucak içlerinden bir kısmı insanlardan, Allah’tan korkar üzere, hatta daha çok korkarlar ve “Rabbimiz! Niye bize savaş yazdın? Ne olurdu bize azıcık bir süre daha tanımış olsaydın da biraz daha yaşasaydık?” derler. Onlara de ki: “Dünya zevki ne de olsa azdır, ahiret, Allah’a karşı gelmekten sakınan için daha iyidir ve size kıl kadar haksızlık edilmez.”
78 – Her nerede olursanız olun vefat size yetişir, son derece sağlam kaleler içinde de bulunsanız tekrar kurtulamazsınız. Onlara bir iyilik erişirse “Bu, Allahtandır” derler, bir berbatlığa uğrarlarsa, “Bu, senin yüzündendir.” derler. Ey Muhammed! De ki: “Hepsi Allah’tandır.” Bu topluma ne oluyor ki, hiç kelam anlamaya yanaşmıyorlar?
79 – (Ey insanoğlu!) sana gelen her iyilik Allah’tandır, sana ne kötülük dokunursa kendindendir. Ey Muhammed! Biz seni bütün insanlara bir elçi olarak gönderdik. Buna şahit olarak da Allah kâfi.
80 – Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.
81 – Sana “Peki” derler, ancak senin yanından çıktıklarında, içlerinden birtakımı, geceleyin (gündüz) söylemiş olduklarının zıddını kurarlar. Allah onların geceleyin tasarladıklarını yazıyor. Sen onlara aldırma. Allah’a itimat. Vekil olarak Allah kâfi.
82 – Onlar hâlâ Kur’ân’ı gereği üzere düşünüp anlamaya çalışmazlar mı? Şayet o Allah’tan oburu tarafından indirilmiş olsaydı kesinlikle onda birçok çelişkiler bulurlardı.
83 – Kendilerine inanç yahut dehşet konusunda bir haber geldiğinde onu çabucak yayıverirler. Halbuki onu peygambere ve ortalarında yetkili kimselere götürselerdi, onlardan sonuç çıkarmaya gücü yetenler, onu anlarlardı. Allah’ın üzerinizdeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytana uyardınız.
84 – (Ey Muhammed) Allah yolunda savaş! Sen lakin kendi yaptığından sorumlusun. Müminleri de savaşa teşvik et. Umulur ki, Allah kâfirlerin gücünü kırar. Hiç elbet ki Allah kuvvet ve kudretçe çok daha güçlü, ve cezası daha çetindir.
85 – Kim hoş bir işte aracılık ederse, ona o işin sevabından bir hisse vardır. Kim de makus bir şeyde aracılık yaparsa, ona da o berbatlıktan bir hisse vardır. Allah her şeyi gözetip karşılığını verir.
86 – Siz bir selam ile selamlandığınız vakit, siz de ondan daha hoşuyla karşılık verin yahut verilen selamı motamot iade edin. Elbet Allah, her şeyin hesabını gereği üzere yapandır.
87 – Kendinden öteki ilâh olmayan Allah, sizi kıyamet gününde kesinlikle biraraya toplayacaktır. Bunda asla kuşku yoktur. Allah’tan daha gerçek kelamlı kim olabilir?
88 – O halde, siz niye münafıklar hakkında iki kümeye ayrılıyorsunuz? Allah onları kazandıkları günah yüzünden terslerine döndürdüğü halde Allah’ın saptırdığını yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah kimi saptırırsa, sen onun için bir çıkış yolu bulamazsın.
89 – Onlar, küfür işledikleri üzere, sizin de küfür işleyip kendileriyle bir olmanızı istek ettiler. Onun için, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Şayet bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün; Onlardan ne bir dost, ne de bir yardımcı edinmeyin.
90 – Lakin o kimselere dokunmayın ki, sizinle ortalarında mutabakat olan bir kavme sığınmış bulunurlar. Veyahut ne sizinle, ne de kendi kavimleriyle savaşmayı gönüllerine sığdıramayıp tarafsız olarak size gelmişlerdir. Şayet Allah dileseydi, onları size musallat kılardı, onlar da sizinle savaşırlardı. Şayet onlar sizden uzak dururlar, sizinle savaşmayıp size barış teklif ederlerse, Allah, sizin için onlar aleyhine bir yol vermemiştir.
91 – Öteki birtakımkimseleri de bulacaksınız ki; hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak isterler. Fitne için her davet olunuşlarında onun içine başaşağı dalarlar. Şayet bunlar sizden çekinmezlerse, kendilerini bulduğunuz yerde yakalayın ve öldürün. İşte bunlar aleyhinde size açık bir ferman verdik.
92 – Kusur dışında bir mümin, öbür bir mümini öldüremez. Ve kim bir mümini ezkaza öldürürse, mümin bir köle azad etmesi ve ölenin ailesine (varislerine) teslim edilecek bir diyet vermesi gerekir. Lakin meyyitin ailesinin bağışlaması müstesnadır. Eğeröldürülen, mümin olmakla bir arada size düşman bir kavimden ise, o vakit, öldürenin bir köle azad etmesi gerekir. Şayet öldürülen sizinle ortalarında antlaşma olan bir kavimden ise, öldürenin, ölenin ailesine diyet vermesi ve mümin bir köle azad etmesi gerekir. Bunlara gücü yetmeyenin de Allah tarafından tevbesinin kabulü için art geriye iki ay oruç tutması gerekir. Allah, Alimdir (her şeyi bilendir), Hakimdir (hüküm ve hikmet sahibidir).
93 – Kim bir mümini taammüden öldürürse, cezası, içinde ebedî olarak kalacağı cehennemdir. Allah ona gazab ve lanet etmiş ve onun için büyük bir azab hazırlamıştır.
94 – Ey İman edenler! Allah yolunda cihada çıktığınız vakit, mümini kâfirden ayırmak için iyice ar