Lokman Müddeti Arapça okunuşu ve Türkçe meali
Lokman Mühleti, Kuran-ı Kerim’in 410. sayfasında yer alan 34 ayetten oluşmaktadır. Allah tarafından gönderile 57. müddet olmasının yanında Kuran-ı Kerim’de 31. Müddetinde yer almaktadır. Lokman Müddetinde, Allah’a şirk koşmamayı, Allah’ın buyruk ve yasaklarına uyulursa karşılaşacağı hoşluklardan bahsederken, iman etmeyen ve zalimlik yapanlar için ebedi hayatta azabın beklediğini anlatmaktadır. 12. Ayette Lokman Peygamber’in oğluna Allah’a karşı şükretmesini tavsiye ettiğinden Lokman Mühleti olarak anılır. Allah’a şirk koşmanın büyük bir günah olduğunu, Allah’a şükredilmesi gerektiğini anlatmaktadır. Anne ve babaya saygılı ve hürmetili davranılmasından bahseder. Kuran-ı Kerim’in öbür mühlet ve ayetlerinde olduğu üzere İslam’ın buyruk ve yasakları anlatılmaktadır. Lokman Müddeti, baştan sona tek bir mevzuya değinmez. Allah’a, anne ve babaya itaat etmeyi, hürmet göstermeyi anlattığı üzere Allah’a şükretmeyi, iyiliği ve sabretmeyi de nasihat etmektedir.
Kuran-ı Kerim, Allah tarafından insanoğlunun gerçek yolu bulması için gönderilen rehber kitaptır. Kitapların en kutsalıdır ve okunduğu takdirde insanlara hakikat yolu göstermesinin dışında manevi bir huzur da vermektedir.
– Peygamber Efendimiz (s.a.s) kim Lokman Mühletini okursa, kıyamet günü Lokman Peygamber’in ona arkadaş olacağını aktarmaktadır.
– Lokman Mühletini 7 sefer okuyan kişinin şifa bulacağı rivayet edilir.
1. Elif lam mîn
2. Tilke ayatül kitabil hakîm
3. Hüdev ve rahmetel lil muhsinîn
4. Ellezîne yükîymunes salate ve yü’tunez zekate ve hüm bil ahîrati hüm yukînun
5. Ülaike ala hüdem mir rabbihim ve ülaike hümül müflihun
6. Ve minen nasi mey yeşterî lehvel hadîsi li yüdîlle an sebîlillahi bi ğayri îlmiv ve yettehîzeha hüzüva ülaike lehüm azabüm mühîn
7. Ve iza tütla aleyhi ayatüna vella müstekbiran ke el lem yesma’ha keenne fî üzüneyhi vakra fe beşşirhü bi azabin elîm
8. İnnellezîne amenu ve amilus salihati lehüm cennatün neîym
9. Halidîne fîha va’dellahi hakka ve hüvel azîzül hakîm
10. Halekas semavati bi ğayri amedin teravneha ve elka fil erdî ravasiye en temîde biküm ve besse fîha min külli dabbeh ve enzelna mines semai maen fe embetna fîha min külli zevcin kerîm
11. Haza halkullahi fe erunî maza halekallezîne min dunih beliz zalimune fî dalalim mübîn
12. Ve le kad ateyna lukmanel hîkmete enişkür lillah ve mey yeşkür fe innema yeşküru li nefsih ve men kefera fe innellahe ğayniyyün hamîd
13. Ve iz kale lukmanü libnihî ve hüve yeîzuhu ya büneyye la tüşrik billah inneş şirke le zulmün azîym
14. Ve vessaynel insane bi valideyh hamelethü ümmühu vehnen ala vehniv ve fisalühu fî ameyni enişkür lî ve li valideyk ileyyel mesîyr
15. Ve in cahedake ala en tüşrike bî ma leyse leke bihî ilmün fe la tütî’hüma ve sahîbhüma fid dünya ma’rufev vettebî’ sebîle men enabe ileyy sümme ileyye merciuküm fe ünebbiüküm bima küntüm ta’melun
16. Ya büneyye inneha in tekü miskale habbetim min hardelin fe tekün fî sahratin mesken fis semavati konut fil erdî ye’ti bihellah innellahe latîyfün habîr
17. Ya büneyye ekîmîs salate ve’mur bil ma’rufi venhe anil münkeri vasbir ala ma esabek inne zalike min azmil ümur
18. Ve la tüsa’îr haddeke lin nasi ve la temşi fil erdî meraha innellahe la yühîbbü külle muhtalin fehur
19. Vaksîd fî meşyike vağdud min savtik inne emreral asvati le savtül hamîr
20. E lem terav ennellahe sehhara leküm ma fis semavati ve ma fil erdî ve esbeğa aleyküm niamehu zahiratev ve batîneh ve minen nasi mey yücadilü fillahi bi ğayri îlmiv ve la hüdev ve la kitabim münîr
21. Ve iza kîyle lehümüt tebiu ma enzellellahü kalu bel nettebiu ma vecedna aleyhi abaena e ve lev kaneş şeytanü yed’uhüm ila azabis seîyr
22. Ve mey yüslim vechehu ilellahi ve hüve muhsinün fe kadistemseke bil urvetil vüska ve ilellahi akîbetül ümur
23. Ve men kefera fe la yahzünke küfruh ileyna merciuhüm fe nünebbiühüm bima amilu innellahe alîmüm bizatis sudur
24. Nümettiuhüm kalîlen sümme nadtarruhüm ila azabin ğalîyz
25. Ve lein seeltehüm men halekas semavati vel erda le yekulünnellah kulil hamdü lillah bel ekseruhüm la ya’lemun
26. Lillahi ma fis semavati vel ard innellahe hüvel ğaniyyül hamîd
27. Ve lev enne ma fil erdî min şeceratin aklamüv vel bahru yemüddühu min ba’dihî seb’atü ebhurim ma nefidet kelematüllah innellahe azîzün hakîm
28. Ma halkuküm ve la ba’süküm illa ke nefsiv vahîdeh innellahe semîum basîyr
29. E lem tera ennellahe yulicül leyle fin nehari ve yulicün nehara fil leyli ve sehhareş şemsi vel kamera küllüy yecrî ila ecelim müssemmev ve ennellahe ve ma ta’melune habîr
30. Zalike bi ennellahe hüvel hakku ve enne ma yed’ une min dunihil batîlü ve ennellahe hüvel aliyyül kebîr
31. E lem tera ennel fülke tecrî fil bahri bi nî’metillahi li yüriyeküm min ayatih inne fî zalike le ayatil li külli sabbarin şekur
32. Ve iza ğaşiyehüm mevcün kere zuleli deavüllahe muhlisîyne lehüd dîn felemma neccahüm ilel berri fe minhüm muktesîd ve ma yechadü bi ayatina illa küllü hattarin kefur
33. Ya eyyühen nasütteku rabbeküm vahşev yevmel la yezî validün av veledihî ve la meludün hüve cazin av validihî şey’a inne va’dellahi hakkun fe la teğurranekümül hayatüd dünya ve la yeğurraneküm billahül ğarur
34. İnnellahe îndehu îlmüs saahve yünezzilül ğays ve ya’lemü ma fil erham ve ma tedrî nefsüm maza teksibü ğada ve ma tedrî nefsüm bi eyyi erdîn temut innellahe alimün habîr.
1.Elif Lam Mîm.
2,3.Bunlar, hikmet dolu kitabın; iyilik yapanlara bir hidayet ve rahmet olarak indirilmiş ayetleridir.
4.Onlar; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren kimselerdir. Onlar ahirete de kesin olarak inanırlar.
5.İşte onlar, Rablerinden gelen bir hidayet üzeredirler ve işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.
6.İnsanlardan öylesi vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak ve o yolu cümbüşe almak için, eğlencelik temelsiz ve yararsız kelamları satın alır. İşte onlar için aşağılayıcı bir azap vardır.
7.Ona ayetlerimiz okunduğu vakit; onları hiç işitmemiş üzere, kulağında bir tartı var da büyüklenerek gerisini döner. Ona, elem dolu bir azabı müjdele.
8,9.Şüphesiz, iman edip salih amel işleyenler için içlerinde ebedî kalacakları Naîm cennetleri vardır. Allah, (bu konuda) gerçek bir vaadde bulunmuştur. O, mutlak güç sahibidir, karar ve hikmet sahibidir.
10.Allah, gökleri görebileceğiniz direkler olmaksızın yarattı. Yeryüzüne de, sizi sarsmasın diye sabit dağlar yerleştirdi ve orada her türlü canlıyı yaydı. Gökten de yağmur indirip orada her çeşitten hoş ve yararlı bitki bitirdik.
11.İşte Allah’ın yarattıkları! Haydi, Allah’ı bırakıp da taptıklarınızın yarattığını bana gösterin! Hayır, zalimler açık bir sapıklık içindedirler.
12. Andolsun, biz Lokman’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse, lakin kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye layıktır.
13.Hani Lokman, oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Zira ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.”
14.İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi, onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur. (İşte onun için) beşere şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.”
15.“Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Ama dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz lakin banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.”
16.(Lokmân, öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Elbet yapılan iş bir hardal tanesi yükünde olsa ve bir kayanın içinde, veyahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Zira Allah, en kapalı şeyleri bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.”
17.“Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. Düzgünlüğü emret. Berbatlıktan alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Zira bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.”
18.“Küçümseyerek suratasıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Zira Allah, hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”
19.“Yürüyüşünde olağan ol. Sesini alçalt. Zira seslerin en berbatı, elbet eşeklerin sesidir!”
20.Göklerde, yerde ne varsa hepsini Allah’ın sizin hizmetinize verdiğini ve açıkça veyahut gizlice üzerinizdeki nimetlerini tamamladığını görmediniz mi? Tekrar de beşerler ortasında, hiçbir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı bir kitabı olmadan Allah hakkında tartışıp duranlar vardır.
21.Kendilerine, “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiği vakit, “Hayır, biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz şeye uyarız” derler. Şeytan, kendilerini cehennem azabına çağırıyor olsa da mı?
22.Kim iyilik yaparak kendini Allah’a teslim ederse, elbet en sağlam kulpa tutunmuştur. İşlerin sonu lakin Allah’a varır.
23.Kim inkar ederse, onun inkarı seni üzmesin. Onların dönüşleri fakat bizedir. Biz de onlara yaptıklarını haber veririz. Allah, göğüslerin içindekini (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.
24. Biz, onları (dünyada) biraz yararlandırırız. Sonra da onları ağır bir azaba sürükleriz.
25. Anolsun, şayet onlara, “Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, kesinlikle “Allah” derler. De ki: “Hamd, Allah’a mahsustur.” Ancak onların birden fazla bilmezler.
26.Göklerde ve yerde ne varsa Allah’ındır. Elbet Allah, her bakımdan sınırsız varlıklı olandır, övülmeyelayık olandır.
27.Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, gerisinden yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın kelamları (yazmakla) tekrar de tükenmez. Elbet Allah mutlak güç sahibidir, karar ve hikmet sahibidir.
28.(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, fakat bir tek insanı yaratmak ve diriltmek üzeredir. Elbet Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.
29.Görmedin mi ki, Allah, geceyi gündüzün içine ve gündüzü de gecenin içine sokuyor. Güneşi ve ayı da koyduğu kanunlara boyun eğdirmiştir. Her biri (kendi yörüngesinde) muhakkak bir vakte kadar akar masraf. Elbet Allah, işlediklerinizden hakkıyla haberdardır.
30.Bu böyledir. Zira Allah hakkın ta kendisidir, onu bırakıp da taptıkları ise batıldır. Elbet Allah uludur, büyüktür.
31.Görmedin mi ki, gemiler Allah’ın nimetiyle denizde akıp gitmektedir. Allah, bunu ayetlerinden bir kısmını size göstermek için yapmaktadır. Elbet ki bunda hakkıyla sabreden, hakkıyla şükreden herkes için ibretler vardır.
32.Onları, (denizde) bir dalga gölgelikler üzere kapladığında, dini Allah’a has kılarak O’na yalvarırlar. Allah, onları kurtarıp karaya çıkarınca, onlardan bir kısmı orta yolu meblağ. Bizim ayetlerimizi ise lakin son derece kaypak, son derece nankör olanlar inkar eder.
33.Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Hiçbir babanın çocuğuna hiçbir fayda sağlayamayacağı, hiçbir çocuğun da babasına hiçbir fayda sağlayamayacağı günden korkun! Elbet Allah’ın vadi gerçektir. Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O aldatıcı şeytan da Allah hakkında sizi aldatmasın.
34.Kıyametin ne vakit kopacağı bilgisi elbet sırf Allah katındadır. O, yağmuru indirir, rahimlerdekini bilir. Hiç kimse yarın ne kazanacağını bilemez. Hiç kimse nerede öleceğini de bilemez. Elbet Allah hakkıyla bilendir, (her şeyden) hakkıyla haberdar olandır.
Haber7